Rum Yönetimi eski başkanlarından Yorgos Vasiliu’nun otobiyografisinin ikinci cildini yayınlaması nedeniyle Politis gazetesinde yayınlanan özel söyleşisi tam bir aldatmaca. Özellikle de Ghali Fikirler dizisinin kabulü ve üzerinde mutabakata varılması konusundaki sözleri tam bir softa yanıltması içeriğinde.
Rum eski lider Vasiliu’nun, başkanlığı döneminde Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile New York’ta yaptıkları son müzakerelerde “Denktaş ya Ghali Fikirleri’ni kabul edecek veya Maraş’ın iadesi de dahil yaptırım uygulanacak” denilen meşhur 789 sayılı kararın çıktığını ancak ardından Rum başkanlık seçimlerini kaybettiği için bu hareketliliğin sonlandığını söylemesi tam bir hikaye. Belli ki kendini aklamaya çalışmış Vasiliu.
İşin gerçeği Vasiliu’nun anlattığı gibi değil.
Dönemin BM Genel Sekreteri Butros Butros Ghali, adı ile bilinen Gali Fikirler Dizisini masaya koyduğu ve tartışmaya açtığı vakit, dönemin Rum lideri Yorgo Vasiliu hemen bir kahraman gibi ortaya atılmış, 100 maddelik olan Fikirler Dizisinin tümünü kabul ettiğini, konuyu görüşmek üzere Kıbrıs’a gidip geldikten sonra altına derhal imzasını atabileceğini açıklarken, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş, 100 maddelik Gali Fikirler Dizisi’nin 92 maddesini tartışmasız kabul ettiğini, geriye kalan 8 maddeyi ise tartışabileceğini açıklamıştı.
Barış Kahramanı Yorgo Vasiliu, ertesi gün uçakla Kıbrıs’a dönmüş ve Rum Ulusal Konseyi’ni toplayarak konuyu açmış ve Fikirler Dizisinin kendilerinin çok lehine olduğunu belirterek onaylanmasını talep etmişti. Dönemin Ulusal Konsey Ruhani Başkanı Başpiskopos Ici Hrisostomos’tan azar işitince ve Kıbrıslı Türkleri adanın yönetimine ortak etmekle “Vatan Hanini” olarak ilan edileceği kendisine belirtilip, Gali Fikirler Dizisi tümüyle Ulusal Konsey tarafından reddedilince, kuyruğunu bacaklarının arasına sokmuş, altına imzamı atarım dediği Ghali Fikirler Dizisini imzalamaya mecbur kalmamak için New York’a dönmemişti bile.
Ben kendisine kaç kere “New York’ta bir barış kahraman gibi ilk başta ‘Ghali Fikirler dizisinin altına imzamı atarım’ dedikten sonra neden caydığını ve New York’a dönmediğini” sormuşsam, her seferinde “Ben hepsini kabul ettim ama Rauf bey kabul etmedi, bu nedenle New York’a geri dönmedim” gibi softa şaşırtması yanıtlar vermişti, sanki bir gerçek nedenini bilmiyormuşuz gibi.
Rum lider kim olursa olsun, kim seçilirse seçilsin, Rum Ortodoks Kilisesi tarafından “Aforoz” edilmemek ve “Vatan Haini” olarak Helen tarihine geçmemek için asla Kıbrıslı Türkleri adanın yönetimine ortak edecek ve Kıbrıslı Türklere adanın belli bir bölgesinin mutlak yönetimi olacağı bir anlaşmaya imzasını atamaz. Zaten, özellikle de Ortodoks Rumların dini inanışlarına göre Kilise tarafından aforoz edilmek demek, öldükten sonra cenaze duasının yapılmaması ve Cennete kabul edilmemesi olduğundan hiçbir Ortodoks Rum kilise tarafından aforoz edilmeyi göze alamadığı gibi asırlar boyunca Helen tarihinde adının “Vatan Haini” olarak yer almasını ve kendisi ile birlikte ailesinin de lanetle anılmasını istemez.
Örneği de Rumların III. Cumhurbaşkanı Yorgo Vasiliu. İş adamı olan ve adadaki soruna adanın yönetimine Türklerin de ortak olacağı bir çözüm bulunursa, her iki halkın neleri kazanacağını çok iyi bilmesine rağmen, Gali Fikirler Dizisini kabul etmeyi ve altına imza atmayı göze alamadı…
Söyleşide söylediklerinin tümü timsah göz yaşı ve pembe bir hikaye. Doğrusu yukarıda…