Makedonya’da 11 Aralık’ta, aylardır devam eden siyasi tıkanıklığın aşılması beklentisiyle yapılan erken genel seçimler, koalisyon hükümetini zorunlu kılacak bir yapı ortaya çıkarınca kriz başladı.
Ana muhalefetin kamuoyuyla paylaştığı ses kayıtlarından sonra uzun bir siyasi istikrarsızlık sürecine giren Makedonya’da 11 Aralık’ta erken parlamento seçimleri düzenlendi. Seçim sonuçları, koalisyonu zorunlu kılarken hem ülke içi dinamikler hem de uluslararası dengeler krizi daha da derinleştirdi.
Seçimleri kıl payı kazanan Milliyetçi Makedon Partisi’nin (VMRO-DPMNE) AB ülkeleri ve ABD ile gerginlik yaşaması ana muhalefetteki partileri cesaretlendirdi. Batı’nın baskıları nedeniyle kendine koalisyon partneri bulamayan VMRO seçimi kazanmasına rağmen siyasi sürecin kısa vadede kaybedeni oldu. Siyasi krizin etnik boyutu ise ülkenin mukadderatını belirleyen bir seviyeye geldi. Zira Seçimlerde parlamentoya giren iki büyük Makedon partisi ile dört Arnavut partisi bulunuyor. Arnavutların doğrudan iktidarı belirleyen (king maker) bir pozisyonda olması, onlara siyasal taleplerini maksimize etmesi için bir fırsat sunuyor.
Nitekim Makedonlar arasında iktidar kavgası yaşanırken Arnavutlar, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın teşvikiyle tüm partilerini bir çatıda birleştirecek “Arnavut platformunu” kurdu. Platformun ana hedefi “Makedonya’daki Arnavutların siyasal taleplerini ortak hareket ederek daha güçlü bir şekilde dile getirmek ve buna göre koalisyon için Makedonlarla masaya oturmak” olduğu ifade edildi. Makedonların ana muhalefet partisi Sosyal Demokrat Birliği (SDSM) koalisyon kurmaları halinde Arnavutların bu taleplerini kabul edeceğini açıklayınca milliyetçi Makedonlar buna şiddetli tepki gösterdi.
Önce VMRO kökenli Cumhurbaşkan Gyorge İvanov, Arnavut siyasi partilerinin imzaladığı “Arnavut Platformu”nun Tiran’da tesis edildiği, ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiği ve SDSM’nin bunu kabul etmesini gerekçe göstererek meclis çoğunluğunun desteğini alan SDSM lideri Zoran Zaev’e hükümeti kurma görev vermedi. Cumhurbaşkanı Ivanov, Zaev’e anayasaya göre önce Meclis başkanının seçilmesi gerektiğini ifade ederek bir nevi VMRO’ya zaman kazandırmak da istedi. Ancak bu hamle hükümet krizini etnik gerilim de içeren daha sorunlu bir aşamaya taşıdı. Mezkûr gelişmelerden sonra gözler Meclis Başkanı seçimine döndü. İyice köşeye sıkışan VMRO şiddet içeren eylemlerle destekçilerini arkasına alarak direnişe geçti. Her şeye rağmen 27 Nisan’da SDSM önderliğinde Makedonya Meclis Başkanlığına Arnavut BDİ’den Talat Caferi seçildi. Arnavutlar bir anlamda istediğini aldı ancak yeni başkanın seçilmesiyle Üsküp’te protestolar yoğunlaştı ve bir grup maskeli eylemci meclise girerek milletvekilleri ve basın mensuplarını darp ederek dünya medyasına düşen o meşhur görüntüler ortaya çıktı.
Sonuç itibariyle Talat Caferi’nin Meclis Başkanı seçildiğine dair karar Resmi Gazete’de yayımlandı ve 17 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov hükümeti kurma yetkisini meclisteki çoğunluk partilerinin desteklediği SDSM lideri Zoran Zaev’e verdi. Ancak bundan sonraki süreçte hükümetin kurulmasından ziyade yönetilmesi daha zor olacak. Zira ülkede artık Makedonlar arasında siyaseti kilitleyen büyük bir iktidar kavgası ve bu kavganın seyrini belirleyen bir Arnavut faktörü var. Ancak Arnavutların oy oranının çok ötesinde elde ettiği siyasi güce tepki olarak Makedon milliyetçiliğinin artması da geleceğe yönelik tehlikeli sinyaller veriyor. VMRO’nun karşısında yer alan SDSM ve Arnavut partilerinin AB ve ABD’nin desteğini aldığı aşikâr. Ancak VMRO’nun açık olmasa da Moskova ile sıkı temas halinde olduğu iddia ediliyor.
Öte yandan krizin bir ucuna Arnavutluk da dâhil edilirken, Sırbistan’ın Makedonya’daki mezkûr meseleleri yakından takip ettiğini ifade etmek gerekir. Türkiye ise bu süreçte tüm taraflarla diyalog kurarak istikrara vurgu yapan bir tutum sergiledi. Bu koşullar altında Makedonya’daki krizi anlamak için ülke içi dinamikleri kadar bölgesel ve küresel aktörlerin tutumunu irdelemek gerekir. Meselenin karmaşıklığı nedeniyle yaptığım bu uzun girişin ardından 2015 yılında başlayan kriz sarmalında bugüne kadar gelinen noktayı siz değerli okuyucularımız için derlediğimiz “Makedonya” dosyasını takdim etmek istiyoruz.
8 Eylül 1991’de referandum ile Yugoslavya’dan ayrılan Makedonya 2001 yılında Makedonlar ile Arnavutlar arasında yaşanan çatışmalardan sonra en karmaşık dönemini yaşıyor. 2001 yılında Makedonya’daki Arnavutların Milli Kurtuluş Ordusu (Ushtria Çlirimtare Kombetare – UÇK) ile Makedon silahlı kuvvetleri arasındaki çatışmalar, 13 Ağustos 2001’de Ohri Çerçeve Antlaşması’nın imzalanmasıyla sona erdi. 2002 ve 2006 yıllarında yapılan normal genel seçimlerden sonra hiçbir hükümet 4 yıl boyunca görevde kalamadı. 2014 yılında yapılan parlamento seçimlerinde 25,34 oy alan Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) önderliğinde muhalefet kanadı seçimlerde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle seçim sonuçlarını tanımayacağını ve meclise girmeyeceğini açıkladı.
MAKEDONYA’DAKİ KRİZİN BAŞLANGICI: “BOMBALAR”
Ana muhalefet partisi Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) Genel Başkanı Zoran Zaev’in 9 Şubat 2015 tarihinde “Makedonya adına gerçek” olarak isimlendirdiği proje kapsamında, kamuoyunda “bombalar” olarak da bilinen yasa dışı dinlemeleri paylaşmasıyla kriz farklı bir boyut kazandı. Ana muhalefet lideri Zoran Zaev ortaya çıkardığı ve periyodik olarak yayınladığı ses kayıtlarıyla, hükümetin yargıyı etkilemeye çalışmak, seçimlerde hileye başvurmak, usulsüz harcamalarda bulunmak ve muhalefete şantaj yapmak gibi hukuksuz eylemlerde olduğunu iddia etti. Buna karşı iktidardaki İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya’nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi (VMRO-DPMNE) yetkilileri dinlemelerin yasadışı olduğu ve meşru olmadığını savundu.
Bu iddialar ile kaos haline dönüşen Makedonya siyasetinin imdadına Avrupa Birliği yetişti. Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn öncülüğünde, siyasi krizin masa başında çözülmesi kararı alındı. Masaya son seçimlerde en çok oy alan iki Makedon partisi: VMRO DPMNE ile SDSM ve iki Arnavut partisi: Demokratik Bütünleşme Birliği (BDİ) ve Arnavut Demokratik Partisi (PDSH) oturdu. 2 Haziran ve 15 Temmuz’daki Prjino anlaşmalarıyla teknik hükümet kurularak hükümet biraz geri çekilmek zorunda kaldı. Prjino anlaşmasının yükümlülüklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle muhalefet kanadı ve AB’nin de çabalarıyla 24 Nisan’da yapılması beklenen erken seçimler ilk önce 5 Haziran’a ondan sonra da 11 Aralık tarihine ertelendi.
Makedonya Meclisindeki 120 milletvekili, yurt içindeki altı seçim bölgesinden seçilirken, 3 milletvekili ise diasporadan seçiliyor. Makedonya’da milletvekili adayları dört yıllık görev süresi için yarışıyor. 2009 yılında Seçim Kanunu’nda yapılan değişikliğin ardından seçimler, yurt içindeki altı seçim bölgesinin yanı sıra yurt dışındaki üç seçim bölgesinde yapılıyor.
11 ARALIK ERKEN GENEL SEÇİMLER
11 Aralık’ta, aylardır devam eden siyasi tıkanıklığın aşılması beklentisiyle yapılan erken genel seçimler, koalisyon hükümetini zorunlu kılacak bir parlamento yapısı ortaya çıkardı. Seçimler, Makedonya siyasetini belirleyen ve aynı zamanda siyasi krizin kaynağı olan iktidardaki Milliyetçi Makedon Partisi (VMRO-DPMNE) ile ana muhalefetteki Sosyal Demokratlar Birliği’nin (SDSM) mücadelesine sahne oldu. Sonuçlar açıklanmaya başlandığında iki parti de kutlama yapsa da kazanan çok az bir farkla da olsa VMRO oldu.
Makedonya’daki en büyük azınlık grubu olan Arnavut partilerin elde ettiği seçim sonuçları da ilginç bir tablonun oluşmasına neden oldu. Uzun yıllar Arnavutları, koalisyon ortağı olarak iktidarda temsil eden Demokratik Entegrasyon Birliği (BDİ) seçimi kazanmasına rağmen geçtiğimiz seçime göre büyük bir oy kaybı yaşadı. 22 Kasım 2014’te kurulan ve muhafazakâr kimlikli bir parti olarak siyasetteki yerini alan BESA Hareketi bu seçimde sürpriz yaptı. Anketlerin öne çıkardığı ve büyük bir çıkış yapacağı öngörülen bir diğer yeni Arnavut partisi Arnavut Demokratik Partisi Reform Hareketi (LRPDSH) koalisyonu, “Arnavutlar İçin İttifak” ise bu seçimlerde beklentilerin altında kaldı.
Makedonyalı Türkler ise iki büyük Makedon partisiyle seçim öncesi koalisyona katılarak iki vekil çıkarabildi. VMRO-DPMNE öncülüğündeki ittifak içinde seçime giren Türk Demokratik Partisinin (TDP) adayı Yusuf Hasani ile SDSM öncülüğündeki ittifakın içinde yer alan Türk Hareket Partisi (THP) adayı Enes İbrahim seçilerek meclise girdi. VMRO-DPMNE ittifakı içinde seçime giren Türk Milli Birlik Hareketi (TMBH) ise milletvekilliği elde edemedi.
Katılımın yüzde66,88 olduğu 11 Aralık erken genel seçimlerde, İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliği (VMRO-DPMNE) öncülüğündeki ittifak oyların yüzde 38,09’unu alarak 51 milletvekili çıkarırken, Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) ittifakı yüzde 36,67 ile 49, Demokratik Bütünleşme Birliği (BDI) yüzde 7,29 ile 10, BESA Hareketi yüzde 4,87 ile 5, Arnavutlar İçin İttifak yüzde 2,95 ile 3, Arnavut Demokratik Partisi (PDSH) ise yüzde 2,61 ile 2 milletvekilliği elde etti.
KAZANAN PARTİLER KAYBEDİYOR
11 Aralık gecesi, hem VMRO-DPMNE Genel Başkanı Nikola Gruevski, hem de SDSM Genel Başkanı Zoran Zaev “zafer” konuşması yaptı. Seçim gecesi iki tarafın da kendini kazanan ilan etmesi siyasi krizin devam edeceğinin habercisiydi. 2014 seçimlerinde SDSM’ye 200 bin oy fark atan VMRO’nun, 11 Aralık seçimlerinde sadece 16 bin oy farkıyla kazanması parti içinde endişelere yol açtı. 2014’te aldığı 283 bin oya karşın bu seçimde 466 bin oy (yüzde 36,69) almayı başararak ciddi bir yükseliş trendine giren sosyal demokratlar ise seçim sonuçlarını çoşkuyla karşıladı. Bu coşkunun haklı gerekçeleri de bulunuyor. Çünkü Batı’nın siyasi, medya ve finansal desteğini alan sosyal demokratlar hem VMRO’ya karşı ciddi bir atağa geçmiş hem de Arnavut siyasetini etkileyebilecek (aday listesinde iki Arnavut isme yer vermek, Arnavutça’yı ülke genelinde resmi dil yapma vaadi gibi) hamleler yapmıştı. Bir önceki dönemde hükümet ortağı olan Arnavut partileri cezalandırmak isteyen Makedonyalı Arnavutlar, bunu Makedon temelli bir parti olan SDSM’ye tahminen 50 bin oy vererek yaptı. Etnik kimlik özellikleri sert olan Arnavutların Makedon bir partiye oy vermesi Makedonya siyasi tarihinde bir ilk. Bu da Arnavut seçmeninin ciddi bir siyasal tercih değişikliğine gittiğini gösteriyor.
Seçim sonuçları Arnavut partilerinde de benzer bir siyasi tabloyu ortaya çıkardı. İktidardaki BDI partisi 2014’te 153 bin oy alırken bu seçimde de Arnavutların birinci partisi oldu ancak bu sefer 86 bin oy (yüzde 7,29) alabildi ve bir önceki seçimde 19 milletvekili çıkarırken son seçimde 10 milletvekili çıkarabildi. Önceki seçimde 7 milletvekilliği elde eden bir diğer Arnavut partisi Arnavut Demokratik Partisi (PDSH) ise bu seçimde sadece 2 milletvekili çıkardı. Seçime ilk defa katılan BESA ise 58 bin oy alıp (yüzde 4,82) bir nevi iktidar partisine meydan okuyan bir sonuç elde etti. Kısıtlı imkânlara rağmen BESA’nın böyle bir sonuç elde etmesi beklenen bir durum değildi. Bu sonuçla BESA, 5 vekil çıkarmayı başardı. Yeni kurulan partilerin seçim öncesi koalisyonu olan “Arnavut İttifakı” koalisyonu (LRPDSH – Zijadin Sela; RDK – Vesel Memedi, Uniteti – Gëzim Ostreni) da 3 milletvekili kazanarak beklentilerin altında kaldı.
SEÇİM SÖYLEMLERİ VE YANSIMALARI
Makedonlardaki kutuplaşma ülke siyasetini belirleyen bütün bileşenleri olumsuz etkiledi. Buna göre bir varoluş savaşına giren ve Batı’nın da baskısı altında kalan VMRO DPMNE, milliyetçi seçmenini mobilize edebilmek için daha fazla milliyetçi söyleme sarıldı. Bu da bir diğer büyük azınlık olan Arnavutlarla olan etnik gerilimi arttırdı. SDSM ise ülkedeki tüm liberal çevrelerin ve doğal olarak Batı’nın desteğini alarak ciddi bir ivme yakaladı ve rakibi VMRO’nun kutuplaştırıcı üslubuna karşılık verse de ülkedeki diğer unsurlara karşı daha yumuşak bir dille kampanyasını yürüttü. SDSM, Diğer etnik unsurlara açık olduğunu Arnavut adaylar göstererek seçmene yansıtmak istedi ve başarılı da oldu.
Bu seçimlerde iktidardaki Arnavut partisi BDİ’nin geçen seçimle kıyaslandığında oylarının yarı yarıya inmesi Arnavut siyasetinde de büyük bir kırılma yaşanmasına neden oldu. Arnavutların BDI’ye olan tepkisi nedeniyle SDSM Arnavut seçmenine de temas edince bu hamlesi karşılık buldu. Arnavutların büyük bir kesimi öncelikle ultra milliyetçi bir Makedon partisi olan VMRO ve Başbakan Gruevski’nin devrilmesi gerektiğine inandığı için SDSM’ye oy vererek herkesi şaşırttı. Arnavut seçmen artık BDI’ye eskisi kadar güvenmiyor ve iktidar ortağı VMRO’yu Arnavutların lehine dengelemek yerine Makedonları koruduğunu ve çoğu zaman Arnavutlara baskı kuran Gruevski’nin hamlelerine karşı sessiz kaldığını düşündüğünü seçimdeki tercihleri ile ortaya koydu. Bu nedenle Gruevski’yi düşürmeyi önceleyen Arnavut seçmenin SDSM’yi, BDI’nin VMRO’ya karşı Arnavutları temsil etmekte yetersiz kaldığını düşünen Arnavut seçmenin de BESA’yı tercih ettiği görüldü.
BESA’nın sahneye çıkmasıyla iktidardaki BDI partisi bu seçimde ciddi bir şok yaşadı denilebilir. Zira Makedonya’daki Arnavut seçmen Kosova ve Arnavutluk’tan farklı olarak daha dindar bir profile sahip. BESA’nın biraz dini motiflere yer vererek kurduğu seçim söylemine BDI karşılık verirken yaptığı sekülerlik vurgusu bu nedenle ters tepti ve mezkûr parti oylarının yarısını kaybetti. Seküler ve milliyetçi bir çizgide olan BDI, seçmenin gerçek profiline bakmadan şimdiye kadar dilediği şekilde seküler bir dil kullanarak toplumun genel zihniyetinin dışına çıkıyor ancak seçmenin milliyetçi tarafına hitap ederek onları ikna edebiliyordu. Bu koşullar altında BDI, BESA’nın ortaya çıkmasıyla Makedonya’daki Arnavut toplumunun geleneksel profiline daha fazla hitap eden ciddi bir alternatifle karşı karşıya kaldı.
Türkler ise küçük bir azınlık olmasına rağmen bu seçimlere üç parti ile katıldı. Bu yetmezmiş gibi Türklerin göreceli olarak en büyük partisi olan Türk Demokratik Partisi (TDP) içindeki hesaplaşmalar birlik yerine soydaşların oylarının daha fazla bölünmesine neden oldu denilebilir.
ARNAVUT PARTİLERİNİN ORTAK BİLDİRİSİ: “ARNAVUT PLATFORMU”
Seçimlerin ardından koalisyon kurma çalışmalarına devam eden Arnavut siyasi partileri, 7 Ocak’ta Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın teşvikiyle tüm partilerini bir çatıda birleştirecek “Arnavut platformunu” kurdu. Makedonya’daki Arnavut siyasi partileri izleyecekleri yol haritasına ilişkin “Arnavut Platformu” olarak bilinen ortak bildiri yayımladı. Demokratik Bütünleşme Birliği (BDI), Besa Hareketi, Arnavutlar için ittifak ve Arnavut Demokratik Partisi (PDSH) tarafından yayımlanan ortak bildiride, Ohri Çerçeve Anlaşması ve Makedonya anayasası doğrultusunda, Arnavutların ulusal haklarının gerçekleştirilmesi talebinde bulunuldu. Bildiri yayınlanmadan önce Makedonya’daki Arnavut siyasi partilerinin temsilcileri Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ve Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi ile bir araya geldi. Bu görüşme daha sonra Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov tarafından hükümeti kurma yetkisini SDSM lideri Zaev’e vermeme nedeni olarak gösterildi.
HÜKÜMET KURMA ÇALIŞMALARI
Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar ve itirazların değerlendirilmesinden sonra resmi sonuçlar açıklandı ve milletvekillerinin mazbatalarını almalarıyla birlikte anayasal süreç başladı. Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov 9 Ocak’ta, hükümeti kurma yetkisini en fazla milletvekili çıkaran VMRO DPMNE Başkanı Nikola Gruevski’ye verdi. Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen VMRO-DPMNE lideri Gruevski, hükümet ortağı Arnavut partisi Demokratik Bütünleşme Birliği (BDI) ile koalisyon hükümeti konusunda uluslararası baskının da etkisiyle anlaşamayınca öngörülen yasal süre içinde hükümeti kuramadı.
Seçimde en çok oy alan ikinci parti olan SDSM’nin lideri Zoran Zaev, Gruevski’nin hükümet kurma görevinde başarısız olmasının ardından bu görevin kendisine verilmesi gerektiğini açıklarken, İvanov, yeni hükümeti kurma görevini, 120 sandalyeli mecliste çoğunluğu sağladığını kanıtlayan partinin liderine vereceğini bildirdi. Bunun üzerine Zoran Zaev yaptığı görüşmeler soncunda hükümeti kurma görevi için BDİ, BESA ve Arnavut İttifakı milletvekillerinden aldığı 67 imzayı Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov’a iletti.
CUMHURBAŞKANI İVANOV, HÜKÜMET KURMA GÖREVİNİ VERMİYOR
1 Mart günü bir basın toplantısı düzenleyen Cumurbaşkanı İvanov, Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği Zoran Zaev’e şart koştuğu 67 milletvekili imzasını teslim etmesine rağmen, ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiği gerekçesiyle hükümeti kurma yetkisini vermeyeceğini açıkladı. Kararın gerekçesi olarak Tiran’da imzalanan “Arnavut Platformu”nu gösteren İvanov, “Ne anayasa ne de vicdanım ülkenin egemenliği ve bağımsızlığına zarar vereceklere yetkiyi vermeme izin vermiyor” ifadelerini kullandı. Meclisteki çoğunluğu sağlamasına rağmen Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini kendine vermemesini bir “darbe” olarak nitelendiren SDSM lideri Zoran Zaev, çoğunluğun iradesinin hiçe sayılmaması gerektiğine dikkat çekti. Böylece ülkedeki kriz daha da derinleşmiş oldu.
Cumhurbaşkanı İvanov’un hükümeti kurma görevini SDSM lideri Zoran Zaev’e vermemesinden sonra VMRO destekçileri “Ortak Makedonya İçin” sloganı altında Arnavut partilerinin hazırladıkları platformu yurt dışında hazırlandığı ve Makedonya’nın bütünlüğünü ve egemenliğini zedeleyeceği gerekçesiyle Üsküp’te protestolar düzenlendi. Protestolarda yapılan bazı provakasyonlarla siyasi kriz güvenlik krizine dönüştürülmek istense de halkın sağduyusuyla bunun önüne geçildi.
Bu süreçte ABD ve Avrupa Birliği defaatle, mecliste çoğunluğu oluşturan partilere hükümeti kurma imkanının verilmesi gerektiğini belirten açıklamalarda bulundu. Hem VMRO lideri Nikola Gruevski hem de SDSM lideri Zoran Zaev ile görüşen Türkiye Üsküp Büyükelçisi tüm taraflarla diyalog kurarak istikrara vurgu yapan bir tutum sergiledi.
MECLİS’TE OYUNLAR DÖNÜYOR
Cumhurbaşkanının hükümeti kurma görevini vermemesinin ardından gözler meclise çevrildi. Meclis Başkanı’nın seçilebilmesi için ön şart olan Seçim ve Atamalar Komisyonu üyelerinin seçilmesi hususunda koordinasyon toplantıları düzenlendi ve sonuç olarak, komisyonda VMRO-DPMNE’nin 6, SDSM’nin 5, BDİ ve Besa’nın 1’er üyesi olması konusunda karar alındı. Meclis Genel Kurulu’nda “Seçim ve Atamalar Komisyonu” başkanı ve üyelerinin teklifi ile oylanmasının görüşüldüğü oturumda VMRO DPMNE milletvekilleri Meclis Başkanı’nın seçilmesini engellemek için kendi milletvekillerinden biri söz alırken, diğer tüm VMRO vekilleri oturum boyunca kendisine cevap vererek süreci uzattı.
OLAYLI MECLİS BAŞKANI SEÇİMİ
27 Nisan’da gerçekleşen Meclis oturumunda VMRO-DPMNE ile SDSM öncülüğündeki taraflar arasında gerginlik yaşanmış, yeni meclis başkanının seçilmesinin planlandığı oturum ertelenmişti. Oturumun ertelenmesine rağmen mecliste çoğunluğu elinde bulunduran SDSM öncülüğündeki siyasi partiler (69 milletvekili), Arnavut partisi Demokratik Bütünleşme Birliğinden (BDİ) Talat Caferi’yi 62 oyla yeni meclis başkanı seçti. Caferi’nin Meclis Başkanı seçilmesinin ardından VMRO-DPMNE yanlısı protestocular meclis önünde toplandı. Yüzleri maskeli bir grup ise meclis binasına girerek bazı milletvekilleri ile basın mensuplarını rehin alıp darp etti. SDSM lideri Zoran Zaev ve Arnavut milletvekili Ziyadin Sela’nın da aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri yaralandı.
Mecliste yaşanan olayların ardından basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov, vatandaşlara sakin olmaları çağrısında bulunarak, sorunların Makedonya devlet çıkarlarına uygun olarak içeriden çözülmesi için parti liderlerini toplantıya çağırdı.
Güvenlik güçlerinin gecikmeli de olsa yaptığı müdahale sonrası mecliste bulunan tüm milletvekilleri ve basın mensupları tahliye edildi. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, olaylarda 70 vatandaş, 22 polis ve 3 milletvekilinin tıbbi müdahale gördüğü belirtildi. Olaylar sırasında başından yaralanan SDSM Genel Başkanı Zoran Zaev, mecliste yaşananları “tasarlanmış” ve “kasten adam öldürmeye teşebbüs” olarak nitelerken, yaşananların etnik çatışma ile alakasının olmadığını partiler arası çatışma olduğunu vurguladı. VMRO DPMNE Başkanı Nikola Gruevski ise hiçbir koşulda şiddeti tasvip etmediklerini ve sorumluların cezalandırılması gerektiğini ifade ederken, Cumhurbaşkanı İvanov’un çağrısına kulak verilmesi gerektiğini söyledi.
HÜKÜMET KURMA GÖREVİ SONUNDA ZAEV’DE
Olaylı meclis başkanı seçilmesinden sonra uluslararası toplumdan açıklamalar gecikmedi. Avrupa Birliği ve ABD yeni seçilen meclis başkanını tanırken ülkenin geleceği için zaman kaybetmeden hükümetin kurulması gerektiğine işaret etti. Rusya ise uluslararası toplumu Makedonya’nın iç işlerine karışmakla suçladı. Türkiye Cumhuriyet Üsküp Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada ise, olaylardan duyulan üzüntü ve endişe dile getirilirken; olaylarla ilgili açıklama yapan ilk devlet adamı olan Erdoğan, “Balkanlarda huzurun ve kalıcı barışın tesisi konusunda kilit öneme sahip bir ülke olan Makedonya’nın, içinden geçtiği bu zor dönemi, tarafların sağduyusuyla bir an önce geride bırakmasını diliyoruz. Ülkede, yeni hükümet kurma çalışmalarının demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi, tüm grupların yararına olacaktır” dedi.
Bu gelişmelerin sonucunda, 9 Mayıs’ta Talat Caferi’nin Meclis Başkanı seçildiğine dair karar Resmi Gazete’de yayımlandı. 17 Mayıs’ta ise Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov hükümet kurmak için meclisteki Arnavut partilerinin desteğini alan SDSM lideri Zoran Zaev’e hükümeti kurma görevini verdi. Görevi aldıktan sonra açıklamalarda bulunan Zaev, “herkesle çalışacağım, yeni kurulacak hükümet herkesin hükümeti olacak. Hükümet kurma görüşmelerine vakit kaybetmeden başlayacağım ve görev süresinin bitmesini beklemeden en kısa zamanda hükümeti kuracağız” dedi.
Meclis başkanlığı seçiminde yaşanan zorlu süreç hükümetin kurulmasından ziyade yönetilmesinin de zor olacağının en büyük kanıtı. Hükümetin kurulması halinde bile yükümlülüklerini yerine getirip istikrarı sağlaması zor. Zira, mecliste çoğunluğu oluşturan partilerin hükümeti kurması halinde bile ciddi milletvekili sayısına sahip VMRO, meclis başkanlığı seçiminde olduğu gibi çalışmaları engelleyebilme potansiyeline sahip. Tüm bu gelişmelerin ışığında Makedonya’nın yakın zaman içinde belirsizliklerden kurtulup ülkenin geleceği için çok önemli sorunlar olan; isim sorunu, yolsuzluk ve usulsüzlüğe bulaşan siyasetçiler, siyasallaşan yargı, ifade özgürlüğü gibi sorunların çözümlere kavuşması zor görünüyor.
Kaynak: Haberiyat.com