Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Shakespeare ve İskoç Milliyetçiliği

19 Ekim 2021
Shakespeare ve İskoç Milliyetçiliği

Shakespeare Kraliçe 1. Elizabeth döneminin yazarı, kısaca Elizabethan yazar olarak bilinir; oysa Shakespeare’in Elizabethan olduğu kadar, belki de daha fazla Kral 6.(1.) James dönemi, bir başka deyişle Jacobean yazar olduğu yönündeki görüşler de dikkat çekmektedir. Shakespeare’in Elizabethan ya da Jacobean olmasının önemi, eserlerinin edebi ve sanatsal yönünden bağımsız olarak, kimlik olgusu açısından önemlidir; zira Shakespeare’in İngiliz ve Britiş kimliklerinin hangisini ön plana çıkardığı sorusuna aranan yanıtlar Elizabethan ya da Jacobean olması ile bağlantılıdır. Shakespeare üzerine çalışan bazı uzmanlar yazarın Kraliçe 1. Elizabeth döneminde yazdığı eserlerdeki İngilizlik olgusunun İskoçya Kralı 6.(1.) James’in İngiltere tahtına çıkmasıyla yerini Britişlik olgusuna bıraktığına işaret eder. Shakespeare’in İngiltere tahtında bir İskoç kral otururken Britiş kimliğini ön plana çıkarması dönemin koşullarına uyum ve kralı memnun etme gayreti olarak yorumlanabilir; Shakespeare’nin İskoç-karşıtı olduğuna yönelik ipuçlarını eserlerinde aramak da böylesine bir yorumu benimsediğimiz takdirde anlamsız olacaktır. Peki Shakespeare İngilizlik olgusunu Britiş olgusu ile ikame etmemiş ise, bu durum Shakespeare’nin İskoç-karşıtı olması olarak değerlendirilebilir mi?

Shakespeare ve İskoçya ya da İskoç kimliği denildiğinde akla ilk gelen yazarın Macbeth adlı eseridir. İskoçya Kralı 6. James’in İngiltere tahtına 1. James olarak çıktığı 1603 yılından sonra kaleme alınan Macbeth, hem yazıldığı koşullar itibarıyla hem de yazarın bu eseri kaleme almasındaki asıl amacın ne olduğu açısından tartışma konusu olagelmiştir. 

İskoçlar açısından kendi krallarının İngiltere tahtına çıkması, kralın Edinburg’u terk ederek Londra’ya taşınması nedeniyle kralları tarafından ihmal edilme korkusu yaratmış olsa da, gurur kaynağı olmuştur. İngilizler açısından ise yüzyıllardır savaş ve çatışma içinde oldukları İskoçya’nın kralının kendi kralları olması kabul edilemez olmalıdır; oysa 6. James’in İngiltere tahtına çıkması İngiltere’de de genel bir memnuniyet  ile karşılanmıştır.  Düşman bir devletin kralının İngiltere tahtına çıkmasının İngilizler tarafından memnuniyetle karşılanması gibi ilk bakışta tuhaf görünen durumun anlaşılabilir nedenleri bulunmaktadır.

Birincisi; tahtın babadan oğula geçtiği, taht üzerindeki hakkın soy ile meşrulaştığı İngiltere’de Kraliçe 1. Elizabeth’in çocuğunun olmaması, herhangi bir İngiliz aristokratın tahta  çıkmasını meşru kılamazdı; 1. Elizabeth Tudor hanedanlığına mensup olduğuna göre tahtın varisi de bu hanedanlığın üyesi olmalıydı. İskoçya tahtında oturan James Tudor hanedanlığının kurucusu 7. Henry’in büyük torunu olarak İskoç bile olsa tahtın meşru sahibiydi.

İkincisi; İskoçya’nın kralı 6. James Protestan idi; Kral 8 Henry döneminden itibaren sancılı bir Protestan reformasyon sürecinden geçmekte olan İngiltere için Protestan kral reformasyon sürecinin kazanımlarının korunması ve garantisi açısından oldukça önemliydi.Üstelik Protestan Kral 6. Edward’dan sonra tahta Katolik 1. Mary’nin çıkmasından sonra yaşananların anısı tazeydi. İngiltere’de Katoliklerin bir kısmı da James’in tahta çıkışını Kraliçe 1. Elizabeth’in onayı ile idam edilen Katolik Kraliçe Mary Stuart’ın oğlu olmasından dolayı sempati ile karşılamış olabilirler; zira Katolikler nazarında Mary Stuart’ın idam edilmesinin nedeni sadece inancıydı; Katolik olması idi.

Üçüncüsü; İskoçya Kralı 6. James evli ve çocukluydu; 1. Elizabeth’in evlenmemesi ve veliaht bırakmamış olması nedeniyle Elizabeth sonrası boş taht krizi yaşamaktan korkan İngilizler için 6. James’in tahta çıkışı öngörülebilir gelecekte bir veraset krizi yaşanmayacağı anlamına geliyordu.

Peki Shakespeare İngiltere tahtına İskoç kralın oturmasından memnuniyet duydu mu? Bu sorunun cevabı İskoç kralın tahta çıkmasından hemen sonra yazılan Macbeth’in öyküsünde ve  karakterlerinin söylemlerinde arandı yıllarca…

Macbeth gasp, ihanet ve isyan hikayesidir; İskoç kral Duncan’ın Macbeth tarafından öldürülmesini, Macbeth’in hakkı olmayan tahta çıkmasını, ancak tahtını güvende hissetmediği için de ülkeyi zorbaca yönetmesini, ülkesine yıkım ve kaos getirmesini, nihayetinde İngiltere’nin desteğini alan meşru veliaht Malcolm’un Macbeth’i tahtan indirmesini anlatan bu hikaye iki farklı şekilde okunmaktadır.

Birinci okuma, Shakespeare’in olumlu ya da olumsuz bir İskoç imajı çizme gayretine girmeksizin yeni kralın kişisel olarak İskoç köklerine iltifat etme  çabası şeklindedir. Eserde çizilen Macbeth karakteri gaspçı, zorba, kötü kral karakteri olsa da, Shakespeare’in James’in İskoç köklerine övgüsü Macbeth değil Banquo karakteri üzerindendir. Zira meşru Kral Duncan’a karşı arkadaşı olan Macbeth ile işbirliği yapmayan Banquo’nun gerçekte Kral James’in atası olduğuna, Stuart hanedanlığının köklerinin Banquo’ya dayandığına inanılmaktadır; buna Stuart miti de denilebilir. Dolayısıyla Macbeth’de çizilen soylu Banquo karakteri,  gerçek Banquo’un Kral  6.(1.) James’in atası olduğuna inanıldığına göre, Shakespeare’in James’e bir övgüsüdür. Bu da Shakespeare’in eseri İskoç kralı memnun etmek üzere yazıldığı yönündeki argümana temel oluşturmaktadır.

İkinci okuma ise Shakespeare’in Macbeth üzerinden tahtın güç kullanılarak gasp edilebildiği İskoçya tanımlaması ve  meşru olmayan zorba kral Macbeth karakteri üzerinden İngiltere’de o dönem yaygın olan “barbar”, “vefasız” “ikiyüzlü” İskoç imajını onayladığı şeklindedir; yani Shakespeare Macbeth ile olumsuz bir İskoç imajı çizme gayreti içine girmiştir. Bu tür bir okuma eserde ayrıca meşru veliaht Malcolm’un Kral Macbeth’i İngiltere’nin desteği ile tahtından ettiğine dikkat çekerek, İskoçya’da meşru iktidarın ancak ve ancak İngiltere’nin desteği ile kurulabileceği ve korunabileceği izleniminin yaratıldığı üzerinde durur. Bu okuma İskoç-karşıtı bir Shakespeare karşımıza çıkarır.

Ancak neticede Shakespeare İskoç-karşıtı bir yazar mıydı sorusunun yanıtı, soruya cevap arayanın benimsediği okuma açısından değişecektir. Soruya herkes tarafından kabul edilebilecek bir yanıt verilemese de Shakespeare’in İskoç milliyetçileri içinde bazı kesimleri rahatsız etmiş olduğu açıktır. 1999 yılında Britanya basınında yer alan bir haber Macbeth’in İskoç tarihini yanlış tanıttığı, İskoç kahramanları küçük düşürdüğü ve İskoçya’ya meşru yönetimin ancak İngiltere tarafından getirilebileceği izlenimi yarattığı gerekçesi İskoçya’da okullarda yasaklanmak istendiği şeklindeydi. Shakespeare’in Macbeth adlı eserinde doğrudan olumsuz bir İskoç imajı çizmek gibi bir amacı olmasa bile,  eserdeki Macbeth karakterinin, İskoçya’yı 1040-1057 yılları arasında yönetmiş olan ve başarılı bir kral olarak tarihe iz bırakmış Kral Macbeth’den oldukça farklı olmasının, tarihi gerçekler ile bir tiyatro oyununu karıştırmakla eleştirilebilecek olsalar da İskoçları rahatsız ediyor olması anlaşılabilir. Bu rahatsızlık 2014 yılında gerçekleştirilen İskoç bağımsızlık referandumu öncesi yine Britanya’nın gündemindeydi; İskoç siyasiler için sorun Kral Macbeth'in Shakespeare tarafından yanlış tanıtılmış olmasıdır;  düşündükleri çözüm ise Kral Macbeth’in gerçek kişiliği,  başarıları ve icraatları konusunda farkındalığın artırılmasıdır.  

İskoç milliyetçilerinin Kral Macbeth gerçeği üzerine farkındalığı artırma çabalarının Shakespeare’in Macbeth’inin popülerliği karşısında uzun vadede nasıl sonuç verebileceğini tahmin etmek zor ama İskoçya milliyetçilerin arzu ettiği üzere ikinci bağımsızlık referandumuna giderse, Shakespeare ve Macbeth’in yine gündemi işgal  edeceği açık.

Yorumlar