Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

EINSTEIN: "Hiçbir Sorun Onu Yaratan Bilinç Seviyesiyle Çözülemez"

05 Kasım 2019
EINSTEIN: Hiçbir Sorun Onu Yaratan Bilinç Seviyesiyle Çözülemez

Avrupa Birliği’nden çekilme süreci,  süreçsel açıdan “başarısızlık”  örneği olan ve Avrupa yanlılarını memnun edecek şekilde Birlik’ten çekilmek isteyecek –varsa-  üye devletler üzerinde oldukça caydırıcı etki yapan Birleşik Krallık 12 Aralık 2019 tarihinde genel seçime gidiyor.  Bir türlü Avrupa Birliği’nden çıkamayan, iç siyasetin Brexit nedeniyle hükümet-parlamento ilişkisi/gerilimi üzerinden tıkandığı Birleşik Krallık’ın önünde zaten sadece iki alternatif vardı; ya genel seçim ya da ikinci bir Avrupa Birliği referandumu. İktidardaki Muhafazakârlar için, ikinci bir Avrupa Birliği referandumu, birincisinden çıkan sonucu yok saymak anlamına gelmesinden dolayı tercih edilmeyen bir seçenek olduğundan,  genel seçim kararı alınmış olması şaşırtıcı değil.

Seçimlerde Birleşik Krallık seçmeninin tercihini etkileyecek ekonomik, siyasi ve sosyal çok sayıda faktör olacaktır elbette ama Birleşik Krallık’ın içinde bulunduğu koşullar dikkate alınırsa,  seçmen tercihini etkileyecek en önemli faktörün Brexit olacağını tahmin etmek yanlış olmayacaktır.

Prof. Dr. Phil Syrpis’in ifadesiyle, Brexit süreci halkın sabrını taşırmıştır; halk “Brexit ya gerçekleşsin ya da ‘konu kapansın’ istemektedir”; yani halk, nasıl sonuçlanacağından bağımsız olarak bu Brexit sürecinden kurtulmak arzusundadır.  Hal böyle iken seçimlerden çıkacak sonuç, Brexit’i “ya tamamlayacak” ya da “konuyu kapatacak” sonucu doğurabilecek midir ?  YouGov tarafından 24-25 Ekim 2019 tarihlerinde yürütülen anket çalışması[1] Muhafazakâr Partinin %36 ile önde gittiğini, İşçi Partisinin %23, Liberal Demokratların % 18, Brexit Partisinin %12 oranları ile Muhafazakârları takip ettiğini gösteriyor. Bu sıralama Britanya Parlamentosu’nun mevcut yapısında, sıralama açısından önemli bir değişikliğe işaret etmiyor; yine sandalye çoğunluğunu Muhafazakârlar ve İşçi Partisi paylaşacak gibi… Dolayısıyla seçimlerin Brexit meselesinde hükümet-parlamento ilişkisinin/geriliminin yarattığı çıkmazı çözme potansiyeli uzak görünüyor. Brexit Partisinin Parlamentoya girmesi, Brexit’in gerçekleşmesi lehinde bir durum gibi görünebilir ama Brexit Partisinin görüşleri zaten Parlamentoda halihazırda UKIP tarafından temsil ediliyor.

Seçimlerden çıkan sonuç, bahse konu anket çalışmasını doğrular, dolayısıyla Brexit sürecindeki tıkanıklık aşılamaz ise, Birleşik Krallık ikinci seçenek üzerinde durmak, yani Avrupa Birliği referandumunu gündeme taşımak zorunda kalabilir. Bu ikinci seçeneğin Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasını istemeyenlerin, ilk referandumu “yok saymak” isteyenlerin tercihi olduğu yönünde genel bir kanı var ama Prof. Dr. Antony J. McGann’ın da  dediği gibi ikinci bir referandum mevcut çıkmazda en iyi seçenek ve  hatta Brexit’in gerçekleşmesini  sağlayabilir. McGann’ın, ikinci bir referandumda halkın ilkinde olduğu gibi tercihini Avrupa Birliği’nden çekilme yönünde kullanacağı beklentisi ile ikinci bir referandumu önerdiği izlenimi edinebilir ama bu öneri hükümet/parlamento geriliminin aşılması adına ve McGann’ın sözleriyle Parlamentonun “bypass” edilmesi adına bir gereklilik gibi görünüyor. 

Ancak halihazırda genel seçimler, ikinci bir referandum meselesinden daha öncelikli bir konudur.  Birleşik Krallık seçmeninin, ifade edildiği üzere de Brexit meselesinden bıkmış iseler, Brexit sorunundan sorumlu olan hem hükümeti hem de parlamentonun yapısını değiştirecek şekilde oy vermeleri beklenir. Muhafazakâr hükümet, hem Brexit sürecini başlatmaktan hem de bu süreci iyi yönetememekten sorumludur. Brexit sorunu  Muhafazakar hükümetin referandum kararı ile başlamıştır. Parlamento Brexit sürecinde  tam olarak ne istediğini bilmemekten, dolayısıyla hükümete de böylesine önemli bir süreçte destek olamamaktan sorumludur. Sorun Parlamentonun tavrı nedeniyle daha da büyümüştür.

Birleşik Krallık halkı Brexit sorununu, genel seçimler üzerinden çözmek istiyorsa, sandıkta tercihini hem hükümeti hem de parlamento yapısını değiştirecek şekilde kullanması gerektiğini biliyor olmalıdır.

Einstein’ın dediği gibi “hiçbir sorun onu yaratan bilinç seviyesiyle çözülemez”.

 

 

 

 

 

 

 


 

[1] https://d25d2506sfb94s.cloudfront.net/cumulus_uploads/document/nkb7moq5w9/TheTimes_191025_VI_Trackers_w.pdf

Yorumlar