Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Londra: "Citta Aperta"

04 Ekim 2019
Londra: Citta Aperta

İtalya’da La Repubblica  gazetesinde  yayınlanan “La mia Londra, citta aperta” Festa di Khan contro Brexit[1] başlıklı yazı,  özellikle başlıkta yer alan ve  ünlü  İtalyan yönetmen Roberto Rossellini’nin Savaş Üçlemesine ait  “Roma: Citta Aperta”  başlıklı filmine atıf yapan “citta aperta”  yani “açık sehir” kavramıyla dikkat çekti. 

Rosselli’nin  “Roma: Citta Aperta”sında sergilenen “açık şehir” Roma,  İkinci Dünya Savaşı koşulları altında yaşadıkları zorluklara çözüm bulmaya çalışan halkın mücadelesine sahne olan,  görkemli/gösterişli geçmişinden kopmuş gitmiş, sadece  “savaşın getirdiği zorluklarla yaşamaya çalışan halk için mekân olmuş”[2] bir şehirdir; bu nedenle Rossellini filmde Roma’nın tarihî yapılarını değil hasarlı binaları ve sokakları gösterir;[3] bu hasarlı şehrin ve direnişçi halkının anlatıldığı “Roma: Citta Aperta” İtalyan tarihçi Guliano Proccacci’nin sözleriyle,  İtalyan halkının ruhunu yansıtmaktadır; sinema eleştirmeni Gian Piero Brunetta’nın sözleriyle ise,  gelecekte İtalyan ve Avrupa direniş mücadelesinin anlamını öğrenmek, incelemek ve anlamak   “Roma: Citta Aperta” sayesinde mümkün olacaktır.[4] Hem tarihçilerin hem sinema eleştirmenlerin uzlaşmaya vardığı nokta filmin “tarihi bir belgesel” niteliğinde olduğudur.

La Repubblica’da yer alan makale, içeriği Brexit iken, neden başlığında II. Dünya Savaşının koşulları ile mücadele eden halkın mekânı Roma’ya atfedilen “citta aperta” kavramını Londra için kullanmıştır?

Öncelikle, “Roma: Citta Aperta” nın, kabaca, iki özelliğinin altını çizelim.

Birincisi; Roma savaş gibi olağanüstü koşulların altında; geçmişi ve geleceğinden bağımsız “şimdiki” haliyle hasarlı, yıpranmış…

İkincisi; bu şehirde yaşayan halk ise kızgın, kararlı ve mücadeleci

“Roma: Citta Aperta”nın kabaca belirtilen bu iki özelliği, La Repubblica’da “citta aperta” kavramının neden Londra için kullanıldığına ışık tutuyor.

Birincisi, elbette ortada bir “savaş” filan yok,  ama Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılışı gibi olağanüstü bir durum var;  Avrupa entegrasyon tarihinde ilk kez bir üye devlet Birlik’ten çekiliyor; bu bile başlı başına Brexit sürecini önemli kılarken, sürecin iyi yönetilmemekten dolayı kaosa dönmesi, kaostan çıkış alternatifleri üzerinde Britanya siyasetinde uzlaşmaya varılamamış olması, üstelik süreçsel kaos sonlansa bile pek muhtemel ekonomik ve siyasi sonuçlar Brexit’in olağanüstü bir durum olduğuna işaret ediyor. Brexit süreci içindeki Londra, işte bu olağanüstü durumdan dolayı, “citta aperta” kavramını Roma’dan ödünç alıyor; ya da bu kavram Londra’ya ödünç veriliyor.

İkincisi, “citta aperta” sadece olağanüstü değil ayrıca tarihsel açıdan önemli bir süreçten geçen Roma’yı anlatırken, Londra’ya ödünç verilen  “citta aperta” kavramı ise sadece olağanüstü değil, Avrupa tarihi açısından, “şimdi” ve “gelecek” açısından  önemli bir süreçten geçen Londra’ya işaret ediyor. Brunetta’nın sözlerinden esinlenerek ifade edeyim; gelecekte Avrupa entegrasyonunun anlamını öğrenmek, incelemek ve anlamak, Brexit’i de nedenleri, süreçsel boyutu ve sonuçları ile anlamayı gerektirecek.

Üçüncüsü, “Roma:Citta Aperta”da Roma halkı, kızgın, kararlı ve mücadeleci idi…”Citta aperta” Londra’da ise tüm halkın kızgın, öfkeli, kararlı ve mücadeleci olduğunu söyleyemeyiz; zira Brexit toplumu kutuplaştırdı; kimlik siyaseti ön plana çıktı; halk ne Avrupa Birliği üyeliği için ne de Avrupa Birliği karşıtlığı için kararlı ve bütünleşmiş; bu halde hep birlikte neyin mücadelesi verilebilir?  Ama La Repubblica’da yer alan makalede Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, Londra’ya “citta aperta” sıfatını yakıştırıyor; “Londra’yı dolaştığımda kaygılı, korkmuş, tedirgin insanlar görüyorum” diyor. Bu kaygının, korkunun tedirginliğin nedeni ise Brexit, özellikle de “No-deal” gerçekleşecek Brexit…

Açıkçası II. Dünya Savaşı koşullarındaki Roma’ya atfedilen “citta aperta” sıfatını alıp, Brexit nedeniyle Londra’ya ödünç vermek  oldukça abartılı görünüyor. Bu abartıya rağmen, gerçek şu ki, “citta aperta” sıfatı gitti Londra’yı buldu; hatta slogana dönüştü… Londra üzerinden Avrupa Birliği yanlılığını ve Brexit karşıtlığını ifade ediyor.  

Bu yazıyı Di Simone Ballochi’nin sözleriyle bitirelim; “Londra Citta Aperta üç kelime, bir slogan”, “Üç kelime; ayrıştırıcı değil birleştirici”.[5]

 

[1] La mia Londra, citta aperta” Festa di Khan contro Brexit, https://ricerca.repubblica.it/repubblica/archivio/repubblica/2019/09/22/la-mia-londra-citta-aperta-festa-di-khan-contro-brexit26.html?ref=search, 22 Settembre 2019

[2] Şura Aydın, Hafızanın Görsel  İzleri: Rome, Open City 1945, https://filmhafizasi.com/hafizanin-gorsel-izleri-rome-open-city-1945/,  2018.

[3] Ibid.

[4] JoAnn Cannon, “Resistence heroes and resisting spectators: Reflections on Rosellini’s Roma, Citta Aperta”,  The Italianist, Vol.17, No.1,  1997, p. 145-157.

[5] Di Simone Ballocci, Londra citta aperta:Proposta anti Brexit, http://www.abbanews.eu/mondi-e-orizzonti/londra-citta-aperta-ecco-la-proposta-antibrexit/

Yorumlar