Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Yeni Bir Brexit Planı...Yine Yeni Yeniden...

03 Ekim 2019
Yeni Bir Brexit Planı...Yine Yeni Yeniden...

Birleşik Krallık’ın Muhafazakâr hükümeti, ülkedeki tüm muhalif seslere kulağını tıkayarak, çekilme anlaşmasız (No-deal) olsun veya olmasın,  31 Ekim 2019 tarihinde Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliğinden çekilmesindeki ısrarcı tutumunu sürdürüyor.  Hükümetin mantığı basit; “çekilme kararını aldık bir kere, uzatmaya gerek yok…”

Ancak hükümetin dünkü hamlesi (2 Ekim), 31 Ekim tarihinde çekilme konusundaki ısrarcı tavırların aynı güçte “No-deal” çekilme konusunda mevcut olmadığını gösteriyor; yani her ne kadar çekilme kuvvetle muhtemel “No-Deal” olabilir denilse de, başka bir alternatif de kalmadı artık izlenimi yaratılsa da, içten içe bir anlaşma arayışı var. Bu arayış Başbakan Boris Johnson’un, Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker’e yazdığı mektup ile somutlaştı; zira Johnson mektubunda Londra’nın bir anlaşmaya varmayı istediğini belirtiyor ve -özellikle de süreçte yaşananlar anlaşmaya  varılamamasının nedeninin Londra olduğunu göstermesine rağmen- anlaşmaya varılamaması sorumluğunun her iki tarafa ait olacağını vurguluyor.

Johnson kendisinden önceki Theresa May hükümeti ile Avrupa Birliği arasında imzalanan ve Birleşik Krallık Parlamentosunun vetosunu yiyen çekilme anlaşmasındaki sorunun “backstop” hükmü olduğunu ve bu hükmün kaldırılmasını istediklerini belirtiyor; Parlamentonun vetosunu yiyen çekilme anlaşmasındaki “backstop” hükmünün,  tüm Birleşik Krallığı olmasa bile Kuzey İrlanda’yı, çekilme sonrası  gümrük birliği içinde tutmak gibi bir tuhaflığı var; tuhaf… çünkü Birleşik Krallık’ın ülkesel bütünlüğüne Kuzey İrlanda üzerinden istisna getiriyor. Bir ülkenin bir kısmı gümrük birliği, geri kalan kısmı gümrük birliği dışında olamayacağına göre, “backstop” Birleşik Krallık’ın çekilme sonrası gümrük birliği içinde kalması anlamını taşıyor ki, Johnson adeta buna isyan ediyor. Mektubunda belirttiği gibi Londra’nın amacı gümrük birliğinde kalmak değil, Londra ticaret politikasında egemenlik haklarını Avrupa Birliği’nden geri almayı ve Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması üzerinden ilişkileri yürütmeyi istiyor. Birleşik Krallık’n gümrük birliğinden çıkması demek de, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında sınırın oluşması demek zaten; bu da sınırda gümrük işlemlerinin yapılmasını gerektiriyor, dolayısıyla Johnson mektubunda, zımnen de olsa, İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında sınır oluşumunun artık kaçınılmaz olduğunun altını çizerek, Avrupa Birliği’ne  “backstop” hükmünün olmadığı bir anlaşma yapalım çağrısında bulunuyor.  Britanya basını Johnson’un Avrupa Komisyonuna gönderdiği mektubun içeriğinin sadece Muhafazakarların değil, İşçi Partisinden vekillerin ve İrlanda sorunu denildiğinde ilk dönülüp bakılan aktörlerinden biri olan Demokratik Birlik Partisinin de desteğini aldığı belirtiliyor; ama Sinn Fein tepkili.

Mektubu alan Avrupa Birliğinden Londra’nın görüş ve önerilerinin objektif olarak değerlendirileceği yönünde açıklama geldi. “Objektif” olarak değerlendirmek ne demek? Britanya basınına göre Komisyon Johnson’un mektubunu İrlanda barışını sağlayan Hayırlı Cuma Anlaşmasının hüküm ve ruhu kapsamında değerlendirecek; uzmanlar  İrlanda adasında “ortak egemenlik sağlayan”[1] Hayırlı Cuma Anlaşmasının ruhunun İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında sınır oluşumuna imkân tanımadığını, buradaki halkın kendilerini “isteklerine göre” İrlandalı, Britanyalı, ya da her ikisi ile tanımladıklarını, üstelik hem Birleşik Krallık’ın hem de İrlanda Cumhuriyeti’nin pasaportlarını taşıdıklarını, İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında oluşacak bir sınırın Anlaşmaya aykırı olmakla kalmayıp, zar zor sağlanan huzuru bozacağını belirtiyor.  Şimdi sıcak patatesler mektubu alan  Avrupa Komisyonunun elinde gibi, yapacağı “objektif” değerlendirmenin sonucunu da kuvvetle muhtemel Ekim ayı içinde Brüksel’de gerçekleştirilecek Zirve’de öğreneceğiz.

Neticede şunu söylemeliyiz ki; Boris Johnson’un Avrupa Komisyonuna yazdığı mektup stratejik önemde ve Boris Johnson adına başarılı bir hamle; neden mi?

Birincisi, pozisyonunu, yani Birleşik Krallık’ın çekilme sonrası kesinlikle gümrük birliği içinde kalmayacağını, ülkesel bütünlük ve egemenlik hakları ışığında Kuzey İrlanda’nın gümrük birliği içinde kalmaya devem edeceği gibi tuhaf bir beklentinin asla oluşmaması gerektiğini net bir şekilde açıkladı.

İkincisi, “backstop” hükmünün olduğu bir çekilme anlaşmasının Londra’dan asla onay alamayacağını, ama Londra’nın da anlaşmalı bir çekilmeyi tercih ettiğini belirterek, Avrupa Birliği’ni “backstop” hükmü içermeyen bir anlaşma ve anlaşmasız çekilme arasında tercih yapmak zorunda bıraktı. Böylelikle anlaşmasız çekilmenin yaratacağı istikrarsızlıktan sadece Londra’nın değil Brüksel’in de sorumlu tutulacağı koşulları oluşturmuş oldu.

 


 

[1] http://theconversation.com/brexit-is-a-rejection-of-the-good-friday-agreement-for-peace-in-northern-ireland-114965, erişim 9 Eylül 2019

Yorumlar