Dr. Yeşim Demir Dr. Yeşim Demir

Birleşik Arap Emirlikleri'nin İran'a Yönelik Siyaset Değişimi

10 Eylül 2019
Birleşik Arap Emirliklerinin İrana Yönelik Siyaset Değişimi

Temmuz ayının son günlerinde İran ile Körfez Ülkelerinden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Basra Körfezi’nde işbirliği imkânlarının görüşüldüğü Ortak Sahil Güvenlik toplantısı yaptı. 6 yıl aradan sonra yapılan toplantıda körfezdeki işbirliği imkânları, iki ülkenin vatandaşlarının deniz sınırlarından geçişleri, yasa dışı geçişler ve karşılıklı istihbarat paylaşımını kolaylaştırma konuları görüşüldü.

Toplantının zamanlama olarak İran ile ABD, İngiltere ve Suudi Arabistan'ın gerginlik yaşadığı döneme denk gelmesi ise dikkat çekicidir. Yemen gibi bölgesel meselelerde Suudi Arabistan ile birlikte hareket eden BAE’nin bu toplantıya katılması, İran karşıtı tutumunda geri bir adım olarak değerlendirilebileceği gibi BAE'nin bu hamlesinin bölgede ihtiyaç duyulan diyaloga katkısı olup olmayacağı da ayrıca tartışılabilir.

BAE, ulus-devlet olarak örgütlenmiş şehirler federasyonudur...

BAE, Basra Körfezi'nde monarşik bir geleneğe sahip aile tarafından yönetilen ulus-devlet olarak örgütlenmiş yedi küçük şeyhlikten oluşan şehirler federasyonudur. Diğer Ortadoğu ülkeleri gibi ekonomisi büyük oranda petrol ve doğalgaza dayalı emirlik, bölgenin en zengin ülkelerinden biridir ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelere yatırım yapmıştır.

BAE- İran gerginliğinde tarihsel geçmiş...

Arap yarımadasında ve Ortadoğu'da söz sahibi ülke İngiltere'nin 1971 yılında Basra Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan çekilmesi bölgede dengeleri değiştirmiş, İngiltere burayı terk ederken arkasında bazı sorunlar bırakmıştır. Bu sorunlardan biri de adalar meselesidir. İki devlet, Basra Körfezi'ndeki tartışmalı Büyük Tunb, Küçük Tunb ve Ebu Musa adaları üzerinde hak iddiaları nedeniyle siyaseten kavgalı durumdadırlar.

Doğrudan İran ile ABD arasındaki ateş hattında yer alan ve önemli oranda İran vatandaşının yaşadığı BAE ile İran arasında var olan bu köklü sorun, BAE'nin, ABD'nin Kapsamlı Ortak Eylem Planı'ndan (KOEP) çekilmesi ve İran'a uygulanan yaptırımları şiddetle desteklemesi ile daha da derinleşmiştir.

ABD, BAE'yi İran'a karşı müttefik olarak yanında tutmak istiyor...

BAE, ABD için iyi bir pazar konumundadır. BAE'ye silah ve askeri koruma sağlarken, BAE de ABD'ye, İran'ın genişlemesi ve Ortadoğu'daki hakimiyetine karşı tampon görevi görmektedir.

BAE, kendini ABD'nin bölgedeki kilit müttefiki olarak görüyor...

BAE'nin başkenti ve en zengin emirliği olan Abu Dabi, Tahran üzerinde baskıları artırdığı için ABD'nin en büyük destekçisi olmuş, İran'ın bölgesel etkisine karşı diğer Arap müttefikleriyle birlikte bir Arap NATO ittifakı kurma çalışmalarında kilit rol oynamıştır. Bu desteğin sonucunda İran ile gerileyen ilişkiler net olarak ticaret alanında kendini göstermiştir.

Bugüne kadar İran ile en fazla ticaret yapan ve İran ile tarihi ticari bağlara sahip BAE, 2017 yılında Dubai üzerinden İran'a 17 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir. BAE'yi oluşturan yedi emirlikten biri olan ticaret odaklı Dubai'nin, iş ve turizm açısından İran'a bağlı olduğu söylenebilir. Ayrıca BAE, Dubai'de faaliyet gösteren İranlı şirketler için oldukça önemlidir. Ancak, ABD'nin KOEP'ten çekilmesiyle iki devlet arasındaki ilişkiler de şekillenmeye başlamıştır. İran para biriminin değer kaybetmesi ve ardından ABD yaptırımları İranlı şirketlerin Dubai dışına çıkarılmasına sebep olmuştur. Böylece Dubai ekonomisi, hem Abu Dabi-Tahran anlaşmazlığından payını almış hem de bölgedeki yeni jeopolitik dinamiklerle zarar görmüştür.

İki devlet arasındaki ilişkilerin giderek bozulmasıyla BAE'de yaşayan İranlıların sayısı azalmış, birçok İran şirketi BAE yerine Türkiye, Umman ve Malezya üzerinden ticaret yapmayı tercih etmiştir.

Müttefiki ABD'nin İran'ı ekonomik ve siyasi olarak tecrit etmeye çalıştığı dönemde BAE'nin İran'a yaklaşması, pragmatik ve bölgenin ihtiyacı olan bir diyaloga destek olarak da değerlendirilebilir.

BAE, Körfezdeki gerginlik nedeniyle Yemen’den askerlerini çekti…

21. yy'ın en korkunç insanlık dramının yaşandığı Yemen’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona destek veren BAE, ABD-İran arasındaki gerginliğin savaşa dönüşme ihtimaline karşı temmuz ayı başında bu ülkeden askerlerini çekme kararı aldı. Bu kararında bir çok etken vardır. Yemen'de sivillere karşı işlenen zulümler karşısında Suudi Arabistan'a ve kendine yöneltilen eleştirilerden duyulan rahatsızlık ile hem ABD (Temsilciler Meclisi ve Senato) hem de Avrupa ülkelerinden her iki ülkeye gönderilen silahların sınırlandırılması, zaten en başından beri Yemen'de Suudi Arabistan ile de çıkarları çatışan BAE'nin, imajının daha fazla zarar görmemesi için böyle bir karar aldığı söylenebilir.

Bu kararı almasındaki gerekçeleri ne olursa olsun BAE'nin, ayrılıkçı milislerden oluşturduğu ordu ve kurduğu üslerle Yemen'de ki etkinliğinin devam edeceği de bir gerçektir.

İran-BAE ilişkilerinde bahar havası zorunluluk mu?...

İran'ın en büyük rakibi olan Suudi Arabistan'ın yakın müttefiki BAE ile İran ilişkileri, 2016 yılından itibaren zayıflamaya başlamıştı. Son dönemde, önemli petrol sevkiyatının yapıldığı Hürmüz Boğazı'ndaki gerilimin, hem İran hem de BAE tarafından diplomatik ilişki kurulması yönünde atılan adımlarda itici güç olduğu söylenebilir. Bu yönde bir istek mayıs ayında İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in Irak ziyaretinde dile getirilmiş ve İran'ın, Basra Körfezi bölgesindeki tüm ülkelerle saldırganlık karşıtı anlaşma yapmaya hazır olduğu yönünde açıklama yapılmıştır.

Bu iyimser hava içinde BAE, Mayıs-Haziran aylarında Umman Körfezi'nde iki petrol tankerine yönelik düzenlenen saldırılarda ABD ve Suudi Arabistan'dan farklı olarak İran'ı suçlamamış, bunun için kesin kanıtlara sahip olunması gerektiğini ifade ederek "Bu konuda profesyonel olmalıyız. Şu anda hiçbir devleti suçlayamayız çünkü elimizde bu yönde inandırıcı bir kanıt bulunmuyor" şeklinde açıklama yapmıştır. BAE'nin ifadesindeki yumuşamanın nedeni aslında çok açıktır. Çünkü, İran ile ABD arasında artan gerilimin çatışmaya dönüşmesi durumunda BAE'nin hedef olma riski vardır. Şöyle ki, BAE, finansal kazanımlar ve deniz güvenliği için çatışmadan kaçınmak istemektedir. İran'dan sadece bir mil uzaklıkta olan BAE, olası bir savaşta en çok zarar görecek Körfez ülkesi olacaktır. Zira, İran tarafından ülkenin herhangi bir noktasına atılacak füze, Avrupalı ve ABD'li bir çok kişi ve şirketin ülkeden ayrılmasına sebep olabileceği gibi bu durum ülkenin önemli oranda finans ve ticari sektörleri üzerinde yıkıcı etki yaratacaktır.

Ortak Sahil Güvenliği toplantısında yaptırımlara rağmen İran ile finansal işlemlere onay...

BAE'nin dış politikasında değişim sayılabilecek ve 6 yıl aradan sonra iki ülke arasında yapılan ve öncelikli olarak sınırda işbirliği imkanlarının görüşüldüğü Ortak Sahil Güvenliği toplantısında önemli bir adım da BAE'de iki bankanın, ABD yaptırımlarına rağmen İran ile finansal işlemlere onay vermesi olmuştur.

BAE, İran ile toplantı yaparken diğer yandan da Wall Street Journal'da yayımlanan bir raporla, İran ile ilişkilerde diplomatik, askeri ve istihbarat işbirliğini artırma amacıyla yapıldığı belirtilen, ABD'nin düzenlediği BAE ve İsrail'in de katıldığı gizli görüşme ortaya çıktı. Ancak, İran ile ilgili yapılan gizli toplantının hangi tarihte ve nerede yapıldığı açıklanmamakla birlikte, BAE'nin İran ile toplantı yaptığı zamana denk gelip gelmediği de net değildir. 

Sonuç olarak...

BAE ile İran arasındaki yakınlaşma her ne kadar Suudi Arabistan ile BAE arasındaki ittifakının çöküşü olarak değerlendirilse de, raporlarla tespit edilen gizli görüşmeler doğrultusunda BAE'nin her pozisyona uygun olarak strateji belirlediği söylenebilir. Dolayısıyla, iki devletin bir araya gelmesi kalıcı bir yakınlaşma olmaktan çok ulusal güvenlik ve çıkarların gerektirdiği bir işbirliğini ifade etmektedir.

 

Yorumlar