Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Brexit'in Avrupa Parlamentosu'nun Yapısına ve Seçimlerine Yansımaları

02 Ocak 2019
Brexitin Avrupa Parlamentosunun Yapısına ve Seçimlerine Yansımaları

Birleşik Krallık’ta 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirilen referandumda, seçmenin % 51.9’u tercihini ülkelerinin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması yönünde kullanınca, Birleşik Krallık’ın AB’den çekilme sürecinin ilk adımı atıldı; süreç 29 Mart 2017 tarihinde Londra’nın çekilme talebini Brüksel’e bildirmesi ile resmen başlamış oldu.

Ancak Brexit referandumun sonucunda Birlik’ten ayrılmak isteyenlerin oranının sadece % 51.9 olması, sandık başına giden seçmenin % 48.1’inin Birlik’te kalmak istemesi Brexit karşıtlarının eline önemli bir koz verdi; bu referandum sonucunun halkın gerçek iradesini yansıtmadığı argümanını ileri sürebilme kozuydu.  

Brexit karşıtları Brexit referandumunda sadece 17.410.742 kişinin Avrupa Birliği’nden ayrılma yönünde oy kullandığını, referanduma katılım oranı dikkate alınırsa, bu oranın toplam seçmen sayısının % 37’sine tekabül ettiğini, toplam nüfusun da sadece % 27’sini oluşturduğunu, dolayısıyla toplam seçmen sayısının % 63’ünün, toplam nüfusun ise  % 73’ünün Brexit’e “evet” demediğini belirtmektedir. Brexit karşıtları, bu rakamlara istinaden,  Brexit kararının Birleşik Krallık halkının iradesini yansıtmadığını ileri sürmektedir.

Brexit karşıtlarının Brexit kararının halkın iradesini yansıtmadığı argümanı, referandum sonucunda çıkan kararı değiştirmese de, Brexit kararının meşruiyetine gölge düşürmektedir. Üstelik referandum sonucunun hukuken bağlayıcı olmaması, seçmenin de bunu bilerek sandığa gitmesi ya da gitmemesi ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir husustur.

Birleşik Krallık halkının iradesini yansıtmadığı iddia edilen Brexit kararının, Avrupa Birliği halklarının iradesini temsil eden Avrupa Parlamentosu’na yansımaları neler olacaktır?

Bu soru önümüzdeki Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Mayıs 2019’da gerçekleştirilecek olması açısından ayrıca önemlidir.

Parlamento’nun yapısı açısından

Günümüzde Avrupa Parlamentosu’nun başkan dâhil 751 üyesi bulunmaktadır. Bu üyelerden 73’ü Birleşik Krallık’tan gelmektedir. Birleşik Krallık Birlik’ten çekildiğinde bu 73 koltuğun ne yapılacağı bir süredir tartışma konusu idi.  İlk akla gelen yöntem, 73 koltuğun nüfus kriteri temelinde diğer üye devletler arasında paylaştırılması oldu. Ancak Lizbon Antlaşması uyarınca bir üye devlete ayrılabilecek koltuk sayısı maksimum 96 olduğuna göre, bu yöntemin temsilde adaletsizliğe sebep olma durumu var. Örnek vermek gerekirse;  hâlihazırda Almanya’nın Parlamento’da 96 koltuğu var. Lizbon Antlaşması uyarınca Almanya’nın koltuk sayısı artırılamayacağına göre yeniden dağıtımı yapılacak 73 koltuktan Almanya payına düşeni alamayacak. Dolayısıyla 73 koltuğun yeniden dağılımında adil olmayan bir sonuç çıkacak![1] İkinci yöntem ise 73 koltuğun düşürülmesi ve dolayısıyla parlamenter sayısının azaltılması; bu yöntemin birinci yönteme göre uygulanmasının daha kolay olduğu açık.

Hal böyle olunca Avrupa parlamenterleri tercihlerini parlamenter sayısının azaltılması yönünde kullandı. Geçtiğimiz Şubat ayında Parlamento üyeleri, Mayıs 2019’da gerçekleştirilecek Parlamento seçimlerinde parlamenter sayısının 751’den 705’e düşürülmesine karar verdi.

751 koltuk sayısından Birleşik Krallık’ın koltuk sayısı olan 73’ü çıkarırsak, 678 koltuk kalır ki; belirlenen 705,  parlamenterlerin koltuk sayısını, Brexit sonrasında da yüksek tutmak istediğini gösteriyor.

Bu durumu Birliğin genişlemeye hazırlık sürecinin bir parçası olarak okumaya kalkanlar olacaktır ama hâlihazırda genişleme AB’nin öncelikli politikası olmadığından koltuk sayısının yüksek tutulması Birliğin genişlemeye hazırlandığını değil, üye devletler arasında yeni bir koltuk dağılımının yapılacağının işaretidir.  Zaten öyle de olmuştur; Zirve geçtiğimiz Haziran ayı içinde aldığı 2018/937 sayılı karar[2] ile koltukların dağılımını yirmi yedi üye devlet için yapmıştır.

Dolayısıyla önümüzdeki Parlamento seçimlerinde sandık başına gidecek Avrupa halkları, aşağıda belirteceğim durum yaşanmaz ise, 705 parlamenter için oy kullanacaktır.

Parlamento’nun siyasi görünümü açısından

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Avrupa meselelerinden çok üye devletlerin iç meseleleri etrafında şekillendiği, Avrupa halklarının Avrupa Parlamentosu seçimlerini kendi iktidarlarını “ödüllendirmek” ya da “uyarmak” amacıyla araçsallaştırdığı bilinmektedir.[3] Bu nedenle önümüzdeki Parlamento seçimlerinin de daha öncekilerden farklı olmayacağını, yani Avrupa meselelerinin seçmen davranışlarını belirleyen önemli bir faktör olmayacağını, tercihleri iç siyasi meselelerin şekillendireceğini öngörebiliriz. Üstelik Brexit sürecinin Avrupa halkları arasında çok da popüler bir konu olmadığı, bir başka ifade ile Brexit’in Avrupa haklarının ilgisini çekmediği yönündeki Batı kaynaklı yorumlar ışığında,  Brexit önümüzdeki Parlamento seçimlerinde seçmen davranışını etkileyen önemli bir faktör olmayacak gibi görünüyor. Yani Kıta Avrupası’nda herhangi bir vatandaş sandık başında Avrupa Parlamentosu’na aday gösteren ulusal siyasi partilerini Brexit karşısındaki tutumları ışığında değerlendirmeyecek.

Brexit sonrası Parlamento üye sayısı 705 olacağına göre, Brexit de Parlamento seçimlerinde sandık başına giden seçmenin tercihini etkileyecek bir faktör olarak görünmediğine göre, önümüzdeki dönemde Parlamento’nun Brexit kaynaklı bir sorunla yüzleşmek zorunda kalmayacağını öngörebilir miyiz?

Aslında Parlamento açısından bir sorun kaynağı var; o da Brexit’in gerçekleşmesinin öngörüldüğü tarihin ertelenme ihtimalinden kaynaklanıyor.

Birleşik Krallık’ın AB’den çekilmesinin Lizbon Antlaşması uyarınca 29 Mart 2019 tarihinde gerçekleşmesi gerekiyor; Avrupa Parlamentosu seçimleri ise 24-27 Mayıs 2019 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Yani, Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılırken Birleşik Krallık resmen AB’ye üye olmayacak. Bu noktada sorun yok ama Birleşik Krallık’ın AB’den çekilmesi ertelenirse, yani çekilme Parlamento seçimlerinin sonrasına kalırsa sorun çıkacak.  

Yukarıda belirttiğim 2018/937 sayılı kararda 2019-2024 dönemi parlamenter koltuk dağılımı Birleşik Krallık hariç tutularak yapıldı. Neyse ki bahse konu karar seçim tarihinde Birleşik Krallık’ın Birliğe üyeliğinin devam etmesi halinde 2013/312[4] sayılı karara atıfla Parlamento’nun bir önceki yapısının korunacağını belirtiyor. Yani  Brexit tarihi ertelenir ise Birleşik Krallık Mayıs 2019 tarihindeki Parlamento seçimlerine katılacak; Parlamento’ya 73 vatandaşını gönderecek.  Zaten Birleşik Krallık’a, “nasıl olsa çekiliyorsun, bu seçimlere katılma” demek de, Birleşik Krallık AB’ye resmen üye olduğu müddetçe, mümkün ve kabul edilebilir olamaz.

Bu noktada kaynaklanan sorun, Birleşik Krallık’ın Avrupa Parlamentosu seçimlerinin gerçekleşmesinden belki de sadece haftalar sonra Birlik’ten ayrılması halinde Parlamento’nun yasama dönemi içinde yapısal değişikliğe gitmek zorunda kalması. 2018/937 sayılı karar uyarınca Parlamento’ya göndereceği üye sayısı artan üye devletlerden ilave parlamenter istenecek olması…!

 


 

[1]  Dilek YİĞİT, Avrupa Parlamentosu’nda Boş Kalacak 73 Koltuğu Ne Yapmalı?, http://diplomatikgozlem.com/_haber/avrupa-parlamentosu-nda-bos-kalacak-73-koltugu-ne-yapmali-

 

[2] https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:32018D0937&from=EL

 

[3] Ayrıntılı bilgi için bkz. Dilek YİĞİT, “Democracy in the European Union From the Perspective of Representative Democracy”, Uluslararası Hukuk ve Politika,  6(23),2010

 

 

Yorumlar