Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Newton, Einstein ve Avrupa Birliği'ndeki Merkür

18 Ekim 2018
Newton, Einstein ve Avrupa Birliğindeki Merkür

 

 

Bu yazıyı teorik fizik ile uğraşan bilim insanlarının hoşgörüsüne sığınarak ve sosyal bilimcilerin doğa bilimlerindeki kavramları ödünç alabileceği görüşüyle kaleme alıyorum.

Tanınmış fizik bilimci Dr. Christophe Galfard, The Universe in Your Hand adlı eserinde, okuyucusuna hiç uçurumdan atlamaya çalıştınız mı ya da bir gökdelenin tepesindeki pencereden?  sorusunu yöneltir ve muhtemelen hayır, ölürsünüz de ondan yanıtını verir. Hepimizin bildiği bu yanıtın kaynağı Newton’un matematiksel analiz diliyle evrensel çekim yasasıdır.

 Çekim yasası evrenseldir, zira dünya dışında da geçerlidir. Galfard’ın ifadesiyle, gezegenlerin kendi arasında etkileşimi göz önüne alındığında, gezegenlerin hepsi, Newton’un formülüne göre hareket etmektedir. Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün güneşin etrafında hafif basık bir çember şeklinde elips (çemberin deforme olmuş hali) çizmekte ve tekrar tekrar aynı yolu izlemektedir. Ancak bir gezegen hariç! Güneş sisteminin küçük gezegeni Merkür!

Galfard’ın sözleriyle Merkür, yörüngesi bir ucundan diğer ucuna devrilen yumurta misali kendi etrafında döner ve üst üste iki defa aynı yolu izlemez.

Merkür güneş sisteminin bir parçasıdır ama diğer gezegenlerden farklı/tuhaf hareket eder ve bu farklılık/tuhaflık, Newton sonrasında önemli bir keşfin kaynağını oluşturacaktır.

Avrupa Birliği’ni de bir sistem olarak görürsek- ki öyledir, siyasi ve ekonomik, kendine has bir sistemdir-bu sistemin Merkür’ü, entegrasyon hareketinin içinde olduğu halde entegrasyon hareketine karşı direnen Birleşik Krallık’tır. Örnek verelim; Schengen düzenlemeleri Avrupa müktesebatına dahil edilmiştir, ama Birleşik Krallık Schengen müktesebatının düzenlediği Schengen alanına dahil değildir. Avrupa entegrasyon hareketinin taçlandığı Ekonomik ve Parasal Birlik dışında kalan Birleşik Krallık’ın tek paraya geçmeme hakkı, üye devletlerin hiçbirine tanınmamıştır; aday devletler üye olduklarında da bu hak kendilerine tanınmayacaktır.

Güneş sistemindeki Merkür gibi Avrupa Birliği sistemindeki Birleşik Krallık, diğer üyelerin izlediği yörüngelerden farklı olarak sistem içinde kendi elipsini çizmiştir.

Güneş sisteminde Merkür’ün tuhaf hareketini Newton, diğer gezegenlere bağlamıştır; yani Merkür tuhaf hareket ediyorsa sebebi diğer gezegenlerin hareketleridir. Newton’un güneş sisteminde Merkür’e baktığı gibi, biz de Avrupa Birliği sisteminde Birleşik Krallık’a bakarsak, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği içindeki politikasını, diğer gezegenlere benzetebileceğimiz diğer üye devletlerin politikalarının etkilediği çıkarımında bulunabiliriz. Bu çıkarım pek de yanlış olmayacaktır; zira Birlik içinde, entegrasyon hareketinin kurucuları Almanya ve Fransa’nın ağırlığı söz konusudur; Birlik sisteminin merkezi özellikle Almanya üzerinde yoğunlaşmaktadır. Birleşik Krallık’daki Birlik siyasetinde Fransa ve özellikle Almanya’nın gölgesinde kaldığı algı -bu algının gerçeği yansıtması bu noktada önemli değil, önemli olan algının var olması- Birleşik Krallık’ın Birlik’teki tavrının da, Birlik’ten çıkmak istemesinin de nedenlerinden biridir. Brexit kampanyası sürecince, egemenliğimi geri istiyorum sloganları, sadece egemenliğin Brüksel’de devredilmesinden değil, ayrıca egemenliğin Brüksel üzerinden diğer üye devletler ile -başta Almanya ve Fransa ile- paylaşılıyor olmasından kaynaklanmaktadır.

Güneş sisteminde Merkür’e geri dönelim; bu küçük gezegenin tuhaf davranışının yarattığı sır, Einstein’in genel görelilik teorisi ile aydınlanmıştır.  Rus fizikçi Lev Landau’nun bilimsel kuramların en güzeli olarak nitelendirdiği genel görelilik teorisine göre, Dr. Carlo Ravelli’nin ifadesiyle (Sette Brevi Lezioni di Fisico) kütle çekim alanı uzayda yayılmış değildir, kütle çekim alanı uzayın bizzat ta kendisidir, dalgalanan, eğilen, kıvrılan, bükülen uzaydır ve uzay eğildiği için gezegenler güneş etrafında dönmektedir.

Einstein’in genel görelilik kuramı ışığında Merkür’e bakıldığı gibi, Birlik içinde Birleşik Krallık’a baktığımızda, Birleşik Krallık’ın Birlik içindeki tavrının nedenlerini, Birliğin “eğriliğinde” yani kendine has supranasyonel yapısında, “dalgalanmasında, bükülmesinde”, yani dinamik yapısında aramalıyız. Birlik statik bir örgüt olsaydı, supranasyonel bir örgüt değil de egemenlik yetkilerinin devrini gerektirmeyen klasik bir örgüt olsaydı Birleşik Krallık Birlik’ten çıkmaz istemezdi.  Üstelik Birleşik Krallık, Birliğin dinamik yapısı nedeniyle Birliğin geleceği konusunda da net bir öngörü yapamadığından, Birliğin bir federal devlete dönüşme ihtimalinden kaygı duymakta olduğundan Birlik’ten çekilmek istiyor. Birleşik Krallık eski Başbakanı Cameron’unda ifade ettiği gibi Birleşik Krallık Avrupa Birleşik Devletlerinin bir parçası olmakla ilgilenmiyor.

Newton fiziğinden etkilenip, Birlik sistemi içinde Birleşik Krallık’ın Merkür durumunu, diğer devletler (gezegenler) tarafından belirlendiğini düşündüğümüzde, aklımıza bir başka soru geliyor. Birleşik Krallık Birlik sistemini paylaştığı çoğu devlet ile uluslararası örgütler adı altında diğer başka sistemleri de paylaşıyor- NATO gibi-, ama bu sistemlerden çıkmak istemiyor ve tuhaf davranışlar da sergilemiyor. Öyleyse, Birliğin Merkür’ü Birleşik Krallık’ın durumunu belirleyen tek olmasa da, asıl ve en önemli faktör, diğer üye devletler değil bizzat Birlik yapısının ta kendisidir.

Birlik sisteminin Merkür’ünün kendi yörüngesinde vardığı nokta Brexit oldu. Güneş sisteminde küçük gezegen Merkür’ün uzayın bükülmesi gibi akıllara zarar (Galfard) bir kuramın ortaya atılmasına sebep olması gibi, Birleşik Krallık da Brexit adı altında akıllara zarar bir sürece sebep oldu. Nedenlerini az çok bildiğimiz, seyrinin ne kadar zor işlediğini gözlemlediğimiz, sonuçlarını ise farklı senaryolar altında tahmin edebildiğimiz bir süreç; ancak tahminler de yanıltabilir.

Brexit, Avrupa entegrasyon tarihi açısından bir kara deliktir; zira entegrasyon hareketi adına ışık saçmıyor! Uzaydaki kara deliklerden önemli bir farkla. Uzaydaki kara delikten ışık kaçamadığı için birinin kara deliğe düştüğünü göremeyiz (Stephen Hawking,  Black Holes:The BBC Reith Lectures), ama Avrupa entegrasyon tarihindeki kara deliğe, birer gözlemci olarak, nasıl düşülmekte olduğunu görebiliyoruz.

Bu yazıyı Prof. Dr. Stephen Hawking’in (Black Holes:The BBC Reith Lectures) sözleri ile bitirmek istiyorum.

Kara delikler tamamen kara değildir… kara deliklerden bir şeyler kaçabilir… eğer bir kara deliğin içindeyseniz umutsuzluğa kapılmayın, dışarı çıkış olanaklıdır.

 

 

 

 

 

Yorumlar