Prof. Dr.  Aygun Attar Prof. Dr. Aygun Attar

Kimin Eli Kimin Cebinde

12 Eylül 2017
“ Ermeni lobisinin etkili ve kamuya mal olmuş popüler kişilerle işbirliği yaparak “Ermeni davası” lehine bir bilinç oluşturulması yönünde yürüttüğü geniş kapsamlı çabaların bariz göstergesi olan yüzlerce faaliyeti mevcut. „
Kimin Eli Kimin Cebinde

Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim demiş atalarımız…

Richard Joseph Durbin Amerika’daki Ermeni diasporasının senatodaki "temsilcisidir".

ABD’deki başlıca Ermeni lobi grubu olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (The Armenian National Committee of America – ANCA) sitesine bakınız, bu zatın kim olduğunu, Ermeni lobisine nasıl uşaklık yaptığını göreceksiniz.

Richard Joseph Durbin, Amerikan senatosunda Azerbaycan 'a ve Azerbaycan Cumhurbaşkanına karşı sert uygulamalar yapılmasını teklif etmiş. Buna şaşırmadım çünkü adam tescilli Ermeniperest daha önce de aynı mekânda ve aynı hararetle Türkiye ve Türkiye Cumhurbaşkanı hakkında aynı mealde radikal bir yaptırım teklif etmiş idi, fakat hayreti mucip olduğum ülkemdeki bazı muhalif kesimin bu haberi adeta davul zurna eşliğinde mutlulukla karşılaması oldu.

Ağlar mısın güler misin?

Olayın vahametini anlamak için resmin tamamına bakmak lazım, Bileceri'den öteyi görmek lazım sevgili soydaşlarım.

Azerbaycan'ın 2018 seçimleri üzerinde kumar oynayan, karalama kampanyası başlatan devletlerin Ermeni lobisinin güdümü ile hareket ettiğini anlamak için başımızı azacık kaldırarak etrafımıza bakmak yeterlidir.

Kimin eli kimin cebinde; bir göz atalım…

21 Nisan 2017 tarihinde ABD’de gösterime giren The Promise filmi, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nda sevk ve iskân edilen Ermenilerin hikayesini anlatmaktadır. Ermeni işadamı Kirk Kerkorian tarafından sağlanan yaklaşık 100 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen film gişede başarısız olmuş ve sadece 8.2 milyon dolarlık gelir elde edebilmiştir.

Ermeni rahip Bedros Shetilian, Taşnak bağlantılı Armenian Weekly gazetesi için kaleme aldığı bir makalesinde Ermenilerin “soykırımın kitleler tarafından tanınması”nı sağlamak zorunda olduğunu savunarak Hollywood’daki Ermeni nüfusunu “Ermeni davası” yolunda seferber olmaya çağırmıştır. Ayrıca bu anlamda Amerikan Kongresi’nin aktif faaliyetinin önemine vurgu yapmıştır.

Ermeni lobisi yöneticileri bu filmi tanıtma faaliyetleri kapsamında “Ermeni davası”na daha büyük ilgi çekmek için her zamanki gibi ünlü kişileri de kullanma yoluna giderek The Promise filminin Los Angeles, New York ve Washington’da düzenlenen galasına şarkıcı Cher, Kardashian kardeşler, aktör Sylvester Stallone gibi isimleri ve Amerikan Kongresi’nin anlı şanlı temsilcilerini davet ettiler.

Kongre üyeleri ve çalışanları ile Washington DC’deki dış politika camiası tarafından ciddi katılıma muvaffak da oldular.

Bunların arasında Richard Joseph Durbin'in de bulunduğunu söylemem şaşırtıcı olmayacaktır. Dolayısıyla aynı Richard Durbin'in Amerikan Kongresi’nde Azerbaycan 'ı hedef alan ateşli konuşmaları ve Azerbaycan 'a karşı ağır uygulamalar teklifini gündeme getirmesinin altında yatan neden demokrasiye olan aşkı yahut adaletin tecellisi namına sarfettiği bir çaba değil, onun beslendiği Ermeni lobisine olan diyet borcudur. Amerika ve Avrupa'da işlerini bu şekilde yürütmeyi alışkanlık haline getiren Ermeniler Azerbaycan'ın lobi faaliyetlerini "kirli çamaşırlar" başlığı ile The Guardian'a manşet yaptırdılar, içimizdeki bazı "vatansever" de bir hayli sevinç duydular ANCA'nın bu operasyonundan..

Ermeni lobisinin etkili ve kamuya mal olmuş popüler kişilerle işbirliği yaparak “Ermeni davası” lehine bir bilinç oluşturulması yönünde yürüttüğü geniş kapsamlı çabaların bariz göstergesi olan bu tür yüzlerce faaliyeti mevcuttur.

ABD’deki önde gelen Ermeni lobi grubu Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (the Armenian National Committee of America – ANCA),direkt kanun koyucular ile çalışma yapmaktadır yıllardır, üzülerek belirtmeyelim ki bu konuda hayli de başarılıdır.

Türk diasporasının zayıf noktalarını tespit ederek boşlukları stratejik yöntemler ile kendi yararına dolduran Ermeni diasporasının nihai hedefinin Türkiye’yi “Ermeni Soykırımını tanımaya, tazminat ödemeye ve topraklarını geri vermeye zorlamak” olduğunu bizzat ifade eden Ermeni rahip Bedros Shetilian, Ermeni lobisinin Türkiye’nin ve Türklerin Batı’daki olumsuz imajını kendi lehine kullanması gerektiğini resmen yayınladığı makalelerde deklare etmektedir.

Dünya'nın pek çok ülkesinde bulunan şoven milliyetçi Ermeni Ulusal Komitesi'nin ABD birimi PKK terör örgütüne açık destek vermekte, HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın savunuculuğunu yapmakta ve özellikle Türkiye ve Azerbaycan 'a saldırmak için her yolu denemekte, bu istikamette hiç bir fırsatı kaçırmamaktadır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Amerika ziyareti kapsamında korumalar üzerinden kurgulanan oyunun senaryosu, The Armenian National Committee of America – ANCA tarafından yazılmış, olayın arzu ettiği mecrada ilerlemesinde aktif rol üstlenen başkan Aram Hamparian Amerikan Kongresi’ne önde gelen malum basın kuruluşları aracığıyla bir mektup göndererek konunun gündeme alınmasını talep etmiş, kabul gören bu talebin akabinde "olayın tanığı " sıfatıyla konuşma yaptığı Kongrede içindeki tüm Türk düşmanlığını diline dolayarak Türkiye ve onun başkanı hakkında nefret ve kin kusma fırsatı elde etmiştir.

Aram Hamparian ile birlikte PKKlı bir kaç kişinin tanıklığına başvuran Amerikan Kongresi’nden çıkarılan Türkiye aleyhindeki karar ise ANCA tarafından Ermeni lobisinin başarısı olarak lanse edilmiştir.

Medya sektöründe eli kolu hayli uzun olan Ermeni lobisi, ne yazık ki The Guardian, Washington Post, The Times gibi önemli gazete ve dergilerde manşet haberler yaptıracak kadar güçlüdür.

Oyun kurmakta ve oynamakta usta olan Ermeni diasporasının başarılı olduğunu kabul etmeliyiz, hedefe ulaşmak için her yolu mübah gören bir zihniyet var karşımızda.

En haksız olduğu durumdan mağduriyet yaratacak kadar yüzsüz bir yapıyla muhatabız; Hocalı Soykırımının kan izleri ortada iken 1915’deki yer değiştirmeyi, “soykırım” diye lanse edip dünyayı ayağa kaldıran yüzsüz bir çete var karşımızda.

Alışık olduğu sahtekârlıkla dünyanın tapusunun Ermeni milletinin üzerine müjdelendiği yalanını rahatça söyleyebilen, Nuh peygamber ve yaratıcı güç üzerinde hak iddia edecek kadar kontrolden çıkmış bir yapıyla karşı karşıyayız, işimiz kolay değil.

Kim Kardaşyan örneği Ermeni lobisinin her ortamda nasıl verimli çalıştığının, aleyhinde olanı lehine dönüştürebildiğinin somut örneğidir.

Pornocu mesleğini yüksek performansla, hayli maharetli şekilde icra ettiği görüntülerle tescilli olan toplumun dışladığı CD oyuncusundan Ermeni diasporasına has mükemmel metot ile dünyanın en pahalı markasına sahip masum yıldız yaratarak bu yıldızı Vatikan'ın Eçmiyadzin'in din görevlilerine kabul ettiren ve sözde Soykırım ayinlerinde onur misafiri gibi ağırlamayı başarabilen bir pazarlama sektörü taktiğine sahiptir Ermeni lobisi.

Ermeni diasporasının aynı şekilde dünyanın ana akım medyasında etkili olduğu bilinmektedir.

Bundan dolayıdır Ermenistan'ın ekseriyet olarak mağduriyet yaşayan ülke gibi haberlerde yer alması.

Oysa Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisi Ermenistan'ın işgali altında olduğu için çeyrek yüzyıldır ülkede bir milyondan fazla insan yaşadığı toprakları terk etme mecburiyetinde kalmış, evinden yurdundan koparılmaya mahkûm bırakılmıştır. İnsanın en doğal hakkı meskûn olduğu yerde, ona ait olan topraklarda yaşam koşulunun temin edilmesidir.

İnsan hakları, demokrasi, hümanizm söylemlerini dillerinde pelesenk etmiş olan ve bu nedenle Azerbaycan'dan Türkiye'den her fırsatta hesap soran Batılı devletler ise tüm bu ciddi sorunların kaynağı olan Ermenistan'a temel yaşam hakkını gasp ettiği için medya aracığıyla gözün üstünde kaşın var dememekte ısrarlıdır.

Avrupa'nın bir kaç sene önce söylemiş olduğu "Ermenistan küçük kızkardeşimizdir" söyleminden yola çıkarsak, anlaşılan birilerinin ağabeylerine kızkardeşlerinin kötü yola düştüğünü ciddi biçimde hatırlatması elzemdir.

Son dönemlerde Batı medyasında Azerbaycan'a, özellikle ülke başkanına ve ailesine yönelik delilden yoksun, dedikodu, iftira mahiyetindeki karalama dolu manşetlerine dönecek olursak bunun altında 2018’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri yatmaktadır.

Ülkede mevcut iktidardan rahatsız olan kesimi ayaklandırarak iç çatışma çıkarmayı hedefleyen dış güçler ilk adımı itibarsızlaştırma kampanyası kapsamında başlatmakla nabız yoklaması yapmaktalar, nafile.

İç siyasetle dış siyaset farklı özellikler ihtiva eden alanlardır ve dışarıdan vaat edilen demokrasinin ülkeleri ne duruma düşürdüğünü Irak, Mısır, Suriye, Lübnan, Ukrayna örneğinde görmüş olan eğitim seviyesi yüksek bir ülkede kimse bu oyuna gelmeyecek ve bundan medet umanlar avuçlarını yalayacaklar…

Hayatını Türk düşmanlığı üzerine kuran, sözde Soykırım nedeni ile intikam üzerinden yaşam felsefesi inşa eden, PKK ve FETÖ terör örgütleri ile işbirliği içinde kol kola gezen Ermeni diasporasının yazdığı senaryonun oyuncularının ,figüranlarının bizim ülkelere iyilik yapmasını beklemek akıl karı değil.

Memnun kalmadığımız alanlarda iyileşmeler için,mevcut sorunlarının düzelmesi için problemlerimizi kendi içimizde diyalog yolu ile çözme yolu var iken neden elin oğlundan medet umalım ki?

Soros'un milyonları boşuna mı dünyayı yeniden dizayn etmek için ortalıklara saçılmakta?

Azerbaycan hakikatini uzun yıllardır görmezden gelen dış güçler neden aniden Azerbaycan sever oldular?

Resmî lobi kuruluşu olan Ermeni Ulusal Komitesi’nin milyonlarca dolarları bulan militanca faaliyetleri, siyasete ekonomiye nüfuz eden yaptırım gücü görmezden gelinirken neden bu alanda inisiyatif kullanmaya başlamış olan Azerbaycan'ın her kuruşunun hesabı sorguya çekilmekte?

Azerbaycan'ın Karabağ gibi derdi, Hocalı gibi yarası var; neden derdini anlatması için sivil diyaloglardan kaçınsın ki?

Azerbaycan'ın haklı hakikatinin Batı dünyasında ve yabancılar tarafından dile getirilmesi neden Ermeni lobisini bu kadar rahatsız etti?

Dünya medyası neden Azerbaycan'ın lobi faaliyetlerine ayırdığı para kadar önemsemedi masum bebeklerin Ermeni teröristleri tarafından katledildiğini?

Neden 25 yıldır alıkonulan esir kadınlarımızın erkeklerimizin hesabı sorulmamakta, Hocalı Soykırımı’nın failleri cezalandırılmamakta?

Neden bir darbe ile Türkiye 'de devleti ele geçirmek isteyenler bizden hesap soran devletlerin himayesinde varlıklarını rahatça devam ettirmekte?

Elimizi vicdanımıza koyalım riyakâr, çifte standartlı bu devletler mi bize adalet, demokrasi getirecek?

Neyin karşılığında oynanmakta bir yerlerden düğmeye basılarak başlatılan bu kirli oyun, kime neyin karşılığında iktidar sözü verilmekte acaba? Gözümüzü iyice açarsak masaya yatırılmış ve üzerinden çeşitli pazarlıkların yapıldığı kirli oyunun kurbanın Vatan olduğunu görürüz…

Unutmayalım;

Söz konusu vatansa iç siyasetle dış siyaseti bir birinden ayırmak lazım: Önce vatan

Yorumlar