Prof. Dr.  Aygun Attar Prof. Dr. Aygun Attar

Agos Gazetesinin Sorumsuzluğu

12 Temmuz 2017

Agos gazetesi Türkiye devletinin siyasetine ve Türk hükümet yetkililerinin Karabağ'ın Ermenistan tarafından işgaline gösterdiği tepkili münasibetin aksine, tam gaz işgal kuvvetleri lehinde faaliyet göstermeye devam etmektedir.

İstanbul'da yayın hayatını sürdüren Türkiye'deki Ermeni cemaatinin Agos gazetesi kendisini ve varlık sebebini şöyle tanımlamakta:

"Demokratikleşme, azınlık hakları, geçmişle yüzleşme, Türkiye'deki çoğulculuğun korunması ve geliştirilmesi konularını merkeze alan politik haftalık gazete"..

Oysa demokratikleşmeye hizmet ettiğini iddia eden  Agos gazetesi mütemadiyen Ermeni diasporasının sözcülüğünü yaparak Türkiye'yi suçlamak Türk düşmanlığı yapmakla yetinmiyor, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgaline de hukuksal açıdan haklılık kazandırma çabasının çok daha  ötesinde "icraatlara "imza atıyor..

Azerbaycan'ın bir parçası olan Dağlık Karabağ'ı bağımsız bir Ermeni devleti olarak takdim eden gazetenin 30.06.2017 tarihli "Şuşi'deki Gohar Ağa Camii restore ediliyor " başlıklı yazısında kullandığı ifadelere dikkat ediniz: "Şuşi, Artsakh'daki eşsiz bölgelerinden biridir"...

Şuşa 'yı şuşi yapan Agos zihniyeti tıpkı Sarkisyan gibi Dağlık Karabağ'ı da Artsakh yapmakla yetinmemiş, turistik tarihi Ermeni toprağı olarak taktim etmiş.

Türkiye devletinin yetkilileri ve bizzat Cumhurbaşkanı tarafından Karabağ'ın işgalinin kabul edilmez olduğu defalarca uluslararası arenada dile getirilmesine, bölgede barışın tesisi için Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çekilmesi  karşılığında Ermenistan ile diplomatik münasebetlerin gerçekleşmesinin mümkün olduğunun ifade edilmesine yani Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konudakı tutumuna ve yürüttüğü siyasete rağmen Agos gazetesi yayınladığı bu tür provakatif yazılar  ile bir millet iki devlet arasına nifak sokmayı amaçlasa da başaramayacak.

İstanbul'un göbeğinde yerleşen ve bir tek Ermenistan'a değil, dünyadaki Ermeni lobisine aktif şekilde hizmet eden bu gazeteyi yakinen takip edenler, orada gündeme sunulan konuların büyük devletlerin istihbarat servislerinde Türkiye için uygulanması planlanan senaryoların parçacıklarından müteşekkil olduğunu görebilirler..

Agos'ta köşe yazarlığı yapanların, genel yayın yönetmenlerinin yolunun  bir dönem FETÖ yayın organlarından geçmesi de manidardır.

Zaman gazetesi köşe yazarlığı yapanı mı desem, Taraf gazetesi genel yayın yönetmenliği yapanı mı..

Google'da  basit bir arama size Agos 'un şimdiki tanıdık simalarının yakın tarihlere kadar FETÖ'nün gazetelerinde esas oğlan rolünde olduğunu gösterecektir.

İlginç olan Hrant Dink 'in ölümünden sonra oluşan üzüntülü havayı mağdur edebiyatına başarıyla dönüştüren Agos gazetesinin adeta dokunulmazlık zırhına bürünmüş bir edayla kendisinde Türkiye ve Türklere karşı eleştiri adı altında her türlü aşağılama  yetkisini  görmesidir.

Agos gazetesini okuyunca "masum HDP'yi mağdur eden, azınlıkları etnik kimlikleri nedeni ile dışlamış, sosyal adaleti katletmiş zorba "bir Türkiye prototipi görüyoruz karşımızda. Hep eleştirilecek çok şeyi olan sözde Ermeni Soykırımını gerçekleştiren bir Türkiye portresi çizmekte Agos..

HDP milletvekili  Garo Paylan'ın Ermeni diasporasının toplantılarında Türkiye aleyhinde söylediği tüm ifadelere  satırı satırına sütunlarında yer vermekte Agos gazetesi..

Tüm bu faaliyetini Türkiye'de İstanbul'da gerçekleştiren Ermeni cemaatinin gazetesi PKK terör örgütünün ihanetine göz yummakta, şehit haberlerine cimrilikle yer vermekte, Hocalı Soykırımı'ndan hiç bahsetmemekte ve kendisini demokrasi fedaisi adlederek Türkiye'nin demokrasisini bol keseden eleştirmekte..

Onyedi aylık Zehra bebeğin Ermenistan tarafından katledilmesini de Agos demokrasisi âmâ (kör) olması nedeni ile göremedi..

Ülkemizde  diğer gazetelerde yazılanları ince eleyip sık dokuyan, yazılmış her yazıya onlarca cevap yazan iktidar yanlısı basın mensupları gibi muhalif yanlısı basın da Agos'un şımarık tavrı karşısında susmayı tercih etmekte ne hikmetse..

Hatta Agos gazetesinin   Etyen Mahcupyan, Markar Esayan gibi köşe yazarları Türkiye siyasetinin de baş köşesinde ağırlanmakta, tv programlarının vazgeçilmezleri olarak ekranlarda boy göstermekteler.. Bu  insanlar hepimiz gibi bu ülkenin vatandaşları ve devletin vatandaşlarını sevmesi çok normal ve olması gereken bir husustur fakat Devlet ve vatandaşlık ilişikileri vatandaşın devlete karşı sorumluluklarını gerçekleştirdiği taktirde sağlam zemine oturmaktadır.

Zemin kayarsa çatı çöker, çatını çökertmek için değil zemini sağlamlaştırmak namına faaliyet göstermek her kesin vatandaş sorumluluğudur. Etnik kimliği yahud arkasında güçlü diaspora olması hiç bir kesime ayrıcaklı davranma hakkı veremez, vermemelidir.

Agos gazetesi çalışanları da buna dahil...

Yorumlar