Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın "Brexit" Yetkisi

12 Temmuz 2017
Avrupa Birliği Adalet Divanının Brexit Yetkisi

Avrupa Birliği’ni uluslararası örgütlerden ayıran ve supranasyonel nitelik kazandıran temel neden, Birliğin devlet benzeri yetkiler ile donatılmış olmasıdır; zira Birlik tıpkı bir devlet gibi yasama, yürütme ve yargı yetkileri ile donatılmıştır. Birliğin yargı yetkisi de Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından kullanılır.

Lizbon Antlaşması uyarınca Adalet Divanı,

*bir üye devlet, Birlik kurumu veya gerçek tüzel kişi tarafından açılan davalar hakkında karar verir

*üye devlet mahkemelerinin talebi üzerine, Birlik hukukunun yorumlanması veya Birlik kurumları tarafından kabul edilen tasarrufların geçerliliği hakkında ön karar verir

*Antlaşmalarda öngörülen diğer durumlarda karar verir

Günümüzde Avrupa Birliği siyasetinin ilk gündem maddesi geçtiğimiz ay başlayan Brexit müzakereleri olunca Avrupa Birliği uzmanları ile Londra ve Brüksel çevreleri Brexit’e dair meselelerde Adalet Divanı’nın yetkisi olup olmadığı üzerinde kafa yormaya başlamıştır. Bu sorunun cevabını ilk olarak Lizbon Antlaşması’nın Birlik’ten çekilmeyi düzenleyen maddesinde aramak gerekir. Birlik’ten çekilmeyi düzenleyen bu madde incelendiğinde, çekilme prosedürü ve müzakerelerine ilişkin olarak Adalet Divanı’nın adının bile geçmediği görülür. 

Ancak Lizbon Antlaşması’nın Birlik’ten çekilmeyi düzenleyen maddesinde Adalet Divanı’nın yetkilendirilmemiş olmasını gerekçe göstererek de Divanın Brexit’e dair meselelerin tamamen dışında olduğu sonucuna ulaşmak yanlış olur; zira Brexit Adalet Divanı’nı dışlayacak kadar Avrupa hukukundan bağımsız bir olgu olmadığı gibi, Lizbon Antlaşması’nın çekilmeyi düzenleyen maddesi de hukuki  konularda Divanın dışlanması şeklinde okunmamalıdır.

Brexit çerçevesinde Adalet Divanı’na ilişkin başlıca iki soru bulunmaktadır. Brexit müzakereleri esnasında Avrupa Birliği hukukunun yorumlanması konusunda taraflar anlaşmazlığa düşerler ise ne olacak?  Brexit sonrasında Birleşik Krallık Adalet Divanı’nın yetkisi dışına çıkacak mı yoksa geçiş süreçleri uygulamalarına benzer şekilde belirli konularda Adalet Divanı’nın kararları Britanya’da hak ve yükümlülük doğuracak mı?

İlk soruya ilişkin olarak verilecek cevap şudur ki; Birleşik Krallık Avrupa Birliği’ne üye olduğu müddetçe, yani Brexit müzakereleri sürecinde de, Adalet Divanı’nın yargı yetkisine tabidir. İkinci sorunun cevabı Londra tarafından verilmiştir; zira May Brexit ile hukuki kontrolü geri alacağız derken, ülkesinin çekilme ile birlikte Adalet Divanı’nın yetki alanından da çıkacağını açıklamaktadır (aşağıda belirteceğim üzere bu tutumda yumuşama görünmektedir). Zaten Brexit kararının arkasında yatan nedenlerden biri de Birleşik Krallığı Britanyalıların ifadesiyle Lüksemburg’daki mahkemeden kurtarma isteğidir; Brexit yanlıları açısından Adalet Divanı Britanya’nın egemenlik haklarına bir başkaldırıdır. Birleşik Krallık’ın çekilme tarihi itibarıyla Adalet Divanı’nın yetkisinden çıkma durumunun uygulanabilirliği ayrıntılı tartışma gerektirir; şimdiden Birleşik Krallık’ta yaşayan Avrupa Birliği vatandaşlarının hak ve yükümlülüklerin korunması konusunda Adalet Divanı’nın yetkisi konusu ciddi tartışmalar başlatmıştır.

Bu noktada en rasyonel yöntem Brexit sonrası Britanya’nın Adalet Divanı yetkisine konu olup olmayacağını, belirli konular ve sorunlar çerçevesinde, çekilme anlaşması aracılığıyla düzenlemektir. Kısaca çekilme anlaşmasında  yargısal işbirliği başlığı altında yer alacak hükümler ile Adalet Divanı’nın Britanya üzerindeki yargı yetkisinin devamı ve koşulları düzenlenmelidir; zaten beklenti de bu yöndedir.

10 Temmuz 2017 tarihinde  Londra’dan gelen açıklamada, sınırlı bir süre için geçerli olmak şartıyla, Brexit geçiş süreçleri boyunca, Birleşik Krallık’ın Adalet Divanı’nın yargı yetkisine tabi olabileceğini belirtilmiştir.  Bu açıklama May Hükümeti’nin Adalet Divanı’na karşı sert tavrının yumuşaması olarak okunabilir ama aslında olması gereken durumun Londra tarafından onaylanmasıdır bu açıklama.

Dolayısıyla mevcut koşullar,  Brexit sonrasında da Birleşik Krallık’ın süre ve koşulları çekilme anlaşması ile belirleneceği  şekilde (tabi no deal tercihi gerçekleşmez ise) Divan’ın yargı yetkisine tabi olacağıdır; yani geçiş süreci uygulaması söz konusudur. Müzakere sürecinde Londra’nın pozisyonu bu geçiş sürecini mümkün olduğunca kısa tutmak şeklinde olacaktır; ne de olsa Brexit’in başlıca nedenlerinden biri Lüksemburg’daki mahkemeden kurtulmaktır.

Ancak önemli bir mesele daha vardır ki, bu mesele Adalet Divanı’nın muhtemel çekilme anlaşmasının akdedilmesini, uygulanmasını önleme ihtimalidir. Zira Avrupa Birliği uzmanları Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği arasında akdedilecek çekilme anlaşmasının Avrupa Birliği hukukuna uygunluğunun Adalet Divanı’nın yorumuna tabi olduğu görüşündedir. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu da çekilme anlaşmasının Adalet Divanı’nın  yetkisine tabi olduğu konusunda  kararlıdır; neticede  bir üyenin Birlik’ten çekiliyor olması da dahil Birlik hukuku kapsamında ve Birlik hukukunun verdiği yetkiye dayanarak gerçekleştirilen eylemlerin Avrupa Birliği hukukuna aykırı olması kabul edilemez.

Sonuç olarak, Adalet Divanı Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği arasında akdedilecek çekilme anlaşmasının hükümlerinin değiştirilmesini isteyebileceği gibi anlaşmanın yürürlüğe girmesini engelleyebilir.  

 

http://www.europarl.europa.eu/sides/getDoc.do?pubRef=-//EP//NONSGML+TA+P8-TA-2017-0102+0+DOC+PDF+V0//EN

http://www.politico.eu/article/uk-government-european-court-could-have-role-during-brexit-transition/

 

 

Yorumlar