Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

"Hard Brexit" ve İskoç Milliyetçileri

17 Ekim 2016
Hard Brexit ve İskoç Milliyetçileri

18 Eylül 2014 tarihi hem Avrupa Birliği, hem Birleşik Krallık hem de Avrupa’da İspanya gibi ayrılıkçı hareketlere direnen devletler için bir dönüm noktası olmuştu. Çünkü bu tarihte gerçekleştirilen İskoçya bağımsızlık referandumundan çıkan % 55.3’lük Birleşik Krallık’tan ayrılmaya “hayır” kararı başlıca üç nedenden dolayı Avrupa’yı rahatlattı. Birincisi Birleşik Krallık’ın dağılma ihtimali bir süreliğine rafa kalkmıştı; ikincisi Birleşik Krallık’tan ayrılmış olan İskoçya’nın Birliğe üyeliğinin durumu gibi komplike bir tartışmaya girmeye gerek kalmamıştı. Üçüncüsü ayrılıkçı hareketler ile yüz yüze kalan Avrupa devletleri açısından, İskoçya bağımsızlık referandumu, ayrılıkçı hareketlerin körüklediği ayrılma kararının rasyonel olmadığının ve ayrılıkçı hareketlerin hedeflediği halk kitlesinin rasyonel karar alma eğiliminde olduğunun bir kanıtı olarak okundu.

Ancak İskoç referandumunun üzerinden iki yıl geçmemişti ki; Birleşik Krallık hükümetinin aldığı referandum kararı ile Avrupa’da korunmaya çalışılan denge tekrar sarsıldı.  18 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirilen referandumda Birleşik Krallık vatandaşlarına Avrupa Birliğinden ayrılma tercihi soruldu ve seçmenin % 52’si tercihini Birlikten ayrılma yönünde kullandı. Yani referandumdan Brexit kararı çıktı.

Brexit kararının İskoçya bağımsızlık referandumu ile ne ilgisi var diye sorabilirsiniz. Bu ilgi İskoçların Birleşik Krallık’tan ayrılmama yönündeki kararının temel nedeninin Birlik içinde kalma tercihinden kaynaklanıyor olması. Zira İskoçya ayrılma referandumuna giderken, İskoç siyasilerin Avrupa Birliği’ne üyeliğin otomatik olarak devam edeceğine yönelik argümanları Avrupa Birliği nezdinde kabul görmedi.  Bazı Avrupalı siyasilerden gelen İskoçya’nın ayrılık sonrası Birliğe üyelik başvurusu yapması gerektiği yönündeki açıklamalar ve hatta İspanya’dan gelen böyle bir başvuru karşısında üyeliğe hayır diyeceği mesajı  İskoçları bağımsızlık kararından döndürücü etki yaptı.

Şimdi Avrupa Birliği içinde kalmak için Birleşik Krallık’tan ayrılmayan İskoçya, Birlik’ten ayrılacak olan Birleşik Krallık içinde kalır mı? Bu soruya yanıtın kuvvetle muhtemel “hayır” olması nedeniyle, Brexit sonrası  ikinci bir İskoç referandumu söylentileri ada siyasetinin en önemli konusu oldu.  Ancak Birleşik Krallık Başbakanı May, ikinci bir İskoç referandumunu engellemek, ya da en azından geciktirmek adına, Lizbon Antlaşması 50. Maddesi uyarınca başlatılması gereken prosedürü geciktirmeye sebep olsa da, ayrılma müzakereleri öncesi iç pozisyonu netleştirmek istedi ve İskoç, Galler ve Kuzey İrlanda yetkilileri ile görüştü.

Bu görüşmeler esnasında, İskoçların Brexit müzakerelerinde Birleşik Krallık hükümetini münhasıran yetkili görmek istemedikleri ve Avrupa Birliği-Birleşik Krallık müzakere masasında yer almak istedikleri yönünde haberler de şaşırtıcı değildi. Zira İskoçya’nın bir parçası olduğu Birleşik Krallık’ın Brexit sonrası AB ile ilişkilerinin belirlenmesinde söz sahibi olmak istemesi İskoçya açısından rasyonel bir durum.

Hal böyle iken Konsey Başkanı Tusk’un ya “No Brexit” ya da “Hard Brexit” çıkışı İskoçların tedirginliğini daha da artırdı. Neden? “Hard Brexit” ve “Soft Brexit” kavramları, Brexit sonrası Birleşik Krallık ve AB ilişkilerinin niteliğini açıklamaya yönelik kavramlardır. "Soft Brexit",  Brexit sonrası taraflar arasında sıkı bir ilişki modelini ifade etmektedir; mesela Birleşik Krallık’ın İç Pazar içinde yer alması gibi. “Hard Brexit” ise Birleşik Krallık’ın Birlik açısından üçüncü devlet statüsüne dönüşmesidir;  Birleşik Krallık’ın İç Pazardan çıkarılması anlamına gelir.

Birleşik Krallık hükümetinin Brexit kararından vazgeçmemekte ısrarlı  olduğu, Birlik tarafı için de  "Soft Brexit" in kabul edilemez olduğu  göründüğüne göre, “No Brexit” ve “Soft Brexit” alternatifleri devre dışı demek. Halihazırda tek bir seçenek görünüyor; “Hard Brexit”.

Ancak İskoçya açısından “Hard Brexit”  Birlik ile müzakere edilecek bir hususunun bulunmaması demek. İşte bu husus İskoç milliyetçilerini harekete geçirdi. İskoçya’nın en güçlü partisi olan İskoç Milliyetçi Parti yetkilileri, “Hard Brexit” in İç Pazarın sağladığı avantajlara son verecek, ekonominin geneline ve istihdama darbe vuracak bir durum olduğunun altını çizerek, Birleşik Krallık hükümetinin mevcut tavrı devam ettikçe, İskoçya’nın bağımsız olma ihtimalinin artacağına işaret ettiler. İskoçya’nın bir önceki ilk bakanı Sturgeon’ın “Hard Brexit” i bir felaket olarak tanımladığının altını çizelim.

Birleşik Krallık’tan gelen haberler, İskoç ilk bakanı Sturgeon’ın ikinci bir İskoç bağımsızlık referandumu için gerekli prosedürü başlattığı yönünde.

Durumu İskoç Milliyetçi Parti’nin bir yetkilisi  gayet net olarak özetliyor: “ Biz Avrupa Birliği’nden ayrılmakta olan bir devletten ayrılmakta olan bir devletiz.”

Brexit ve dolayısıyla İskoçların bağımsızlığı Avrupa Birliği için iki kat zorlu bir süreç demek; bir tarafta Birleşik Krallık’ın ayrılma müzakerelerini yürütürken, diğer tarafta İskoçya’nın katılım müzakerelerini yürütmek zorunda kalabilir.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar