Dr. Hicran Kazancı Dr. Hicran Kazancı

İsrail’in Sincar Stratejisi

14 Nisan 2021
İsrailin Sincar Stratejisi

2011’de patlak veren Suriye’deki halk ayaklanması, Suriye-Irak sınırında jeopolitik ve jeostratejik istikrasızlığın yaşanmasına yol açtı. Merkezi hükümetin güçsüzlüğünden faydalanan ayrılıkçı Kürt grupları, bu bölgedeki  otonom yapıların gücünü artırmaktadır. DAİŞ’ın ilan ettiği halifelik yapısının çökmesinden sonra da, Irak-Suriye sınırı, Ortadoğu’da huzursuzluğun yaşandığı bir jeopolitik ve jeostratejik bölge olarak görülmektedir.  Sınırın en önemli stratejik bölgesi de Sincar veya Şengal’dır. Sincar, Irak’ın kuzeybatısında, Suriye sınırının yakınında Musul’a bağlı bir ilçedir. Irak Anayasasına göre, Bağdat ile Erbil arasında “tartışmalı bölgeler” içerisinde yer alıyor.

2013’te Batılı bazı merkezlerin yönlendirilmesiyle PKK Terör Örgütü Sincar İlçesine doğru varlığını genişletti. 2015’te PKK Terörü,  DAİŞ Terör Örgütü’nden temizlenen Sincar’ın idari ve güvenlik yapısına iyice yerleşti. 2018’de PKK, ilçe merkezini boşaltarak Sincar Dağı’na mevzilendi.  Sincar Dağı’na yerleşen PKK Terör Örgütü ilçeye ait olan köy ve kasabalarına yönelik askeri, idari ve güvenlik hakimiyetini sağladı.

Sincar’ın Stratejik Önemi

Saddam, Sincar Dağında inşa edilen Cil Miran Askeri Kampı’na yerleştirdiği gelişmiş askeri donanım sayesinde, hem Suriye hem de İran’ın Irak’a yönelik askeri ve istihbarat çalışmalarını kontrol ediyordu. Aynı zamanda, 1991’de ABD-Irak savaşı sırasında, Saddam tarafından Tel Aviv’e fırlatılan Scud Füzeleri Sincar Dağı’ndaki askeri tesisten gönderilmiştir.

İran için Sincar, DAİŞ sonrası kazanılan bir jeostratejik bölgedir. Şam ve Beyrut’taki varlığını pekiştiren ve Akdeniz’e çıkışını sağlayan bir ikmal hattı niteliğindedir. Türkiye için ise ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit kaynağı, 40 bin masum insanını şehit eden, özellikle PKK terörünün yerleşmesinden sonra ikinci Kandil’dir. ABD açısından, İsrail’e yönelik balistik füze saldırıları için stratejik konumuna sahip bir bölgedir. Bu bölgenin merkezi hakimiyetten ziyade, ABD’nin denetiminde olan devlet dışı aktör/örgütlerin kontrolünde olmasını tercih etmektedir.

Stratejik konumundan dolayı küresel ve bölgesel güçlerin ilgi alanına giren Sincar, Bağdat-Erbil arasında ve Türkiye’nin de desteklediği anlaşmaya göre, Sincar İlçesi merkezi Bağdat ve KDP tarafından birlikte kontrol edilmesi gerekiyordu. Ancak dış müdahaleler neticesinde bu anlaşma uygulanmadı. Dahası da YBŞ ile Bağdat arasında bir başka anlaşma sağlandı.

Türkiye'nin ulusal güvenliği, ABD, İsrail ve İran’ın ulusal güvenliği kadar önemlidir ve dahası ABD ve İsrail’e kıyaslanacaksa Türkiye çok daha yakın bir tehdit altındadır. Sincar Dağı’nda PKK Terör Örgütü yerine DAEŞ Terör Örgütü bulunsaydı, ABD, İsrail, İran ve Merkezi Bağdat Yönetiminin tutumu ne olacaktı? Dolayısıyla Türkiye, askeri ve diploması kanallarını kullanarak bir an önce karşı hamleye geçmelidir.

Yorumlar