Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Trump’ın Türkiye’yi Hedef Alan Tweeti: NATO’ya Meydan Okuyuş

14 Ocak 2019
Trumpın Türkiyeyi Hedef Alan Tweeti: NATOya Meydan Okuyuş

Geçtiğimiz yıl Aralık ayında Trump’ın Suriye’den çekilme kararı alması küresel toplum için sürpriz oldu. Ancak kararın alınmasının hemen ardından “ABD Suriye’den çekiliyor” başlıklı yorumların da şahsen erkenci yorumlar olduğu kanısındayım; zira dış politikası “öngörülemez” olarak nitelendirilen bir liderin açıklamalarına –en azından- kısa vadede mesafeli yaklaşmak gerekiyor. Trump’ın dış politikasının “öngörülemez” niteliği kendini en açık şekilde NATO üzerinde göstermişti. Trump NATO’ya önce modası geçmiş örgüt dedi, sonra NATO Genel Sekreteri Jens Stotenberg ile yaptığı görüşmeyi müteakip NATO artık modası geçmiş bir örgüt değildir dedi.

Hal böyle olunca Trump’ın Suriye’den çekilme kararına bağlılığını da zaman gösterecek; üstelik çekilmenin hızlı değil yavaş olması, Trump’ın çekilme için orduya dört aylık süre tanıması kendi kararı üzerinde pek de kararlı olmadığını göstermekte. Senatör Marco Rubio’nun “bu karardan vazgeçilmez ise Suriye’den çekilmek önümüzdeki yıllarda ABD’yi olumsuz etkileyecek” sözlerinde zımnen vurguladığı gibi ABD’de çekilme kararından dönüleceği yönünde bir beklenti mevcut.
Trump’ın Suriye’den çekilme kararını –karardan dönülmeyeceği varsayımı üzerinde- iki şekilde okumak mümkün.

Birincisi, bu karar Trump’ın dış politikasının tek taraflılığın ve soyutlanma politikasının bir karışımı olmasının örneği niteliğinde. Fransız diplomat François Delattre Trump yönetiminin dış politikasını “unilateralism” ve “isolationism” kelimelerini birleştirerek oluşturduğu “unisolationism” ile tanımlıyor. Yani Trump dış politika kararlarını oluşturma sürecinde müttefiklerini dışlıyor, tek taraflı olarak aldığı kararlar ile de kendisini küresel politikadan soyutlamaya çalışıyor. Trump’ın dış politika kararlarını müttefiklerinin görüşlerini almaksızın oluşturduğu yönündeki görüş ve eleştirilerin kaynağı da ABD dışında değil sadece. Trump’ın Suriye’den çekilme kararı alması üzerine görevinden istifa eden Mattis’in istifa kararının arkasında Trump’ın Suriye’den çekilme kararını müttefiklerine danışmadan almasının olması ABD içinde de Trump’ın tek taraflılığına tepki olduğunun işareti niteliğinde. Mattis’in ifadesiyle ABD özgür dünyanın bir parçası ve müttefiklerine ve ittifaklara saygı göstermeksizin çıkarlarını koruyamaz.

İkincisi, Suriye’den çekilme kararı Trump’ın NATO müttefikleri arasında “maliyetin/sorumluluğun” adil paylaşılmadığı, tüm yükün ABD’nin üzerinde olduğu yönündeki şikâyetleri kapsamında Suriye üzerinden müttefiklerine karşı bir hamle olarak okunabilir. Avrupalı müttefiklerin Trump’ın çekilme kararına gösterdiği sert tepki bu şekilde bir okumayı haklı göstermekte. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas “bu karar IŞİD’e karşı mücadeleye zarar verecek ve şimdiye kadar elde edilen başarıları tehlikeye sokacaktır; IŞİD zayıflamıştır, ama tehdit devam etmektedir” derken, Fransa’nın Avrupa İşleri Bakanı Nathalie Loiseau “Suriye’de koalisyonun önemli bir ilerleme kaydettiği doğru ancak bu mücadele devam ediyor ve devam edeceğiz” demiştir. Fransa ayrıca Suriye’de Fransız askeri varlığının korunacağını da belirtmiştir. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı ise IŞİD tehdidinin son bulmadığı; yapılması gereken daha çok şey olduğu yönünde açıklama yapmıştır.

Trump’ın Suriye üzerinden müttefiklerine karşı hamle yaptığı bu koşullarda, dün (13 Ocak 2019) attığı tweet’de “Türkiye bölgedeki Kürtlere saldırırsa ABD Türkiye’yi ekonomik olarak mahveder” demesi nasıl okunmalıdır?

Trump’ın bu tweet’i, Türkiye üzerinden Suriye’deki Kürtlere kendince “yanınızdayım” mesajı vermektir. Bir başka ifade ile Trump bölgedeki Kürtleri yatıştırma amacıyla Türkiye’yi araçsallaştırmaya çalışmaktadır. Zira bölgedeki Kürtler, Trump’ın Suriye’den çekilme kararını ABD’nin Kürtleri terk etmesi olarak görmüş; kararı “hainlik” olarak yorumlamıştır. Dolayısıyla Trump’ın çekilme kararına tepki gösteren Kürtleri ve Kürtlerin gösterdiği tepkide haklı olduğunu savunan çevreleri yatıştırmak adına girişimlerde bulunması, tweet’ler atması öngörülebilir durumlardır ama kendisine yönelik kızgınlığı yatıştırma adına Türkiye’yi tehdit etmesi kabul edilebilir değildir.

Üstelik Trump’ın Türkiye’yi hedef alan bu tweet’ini, Türkiye ve ABD’nin NATO müttefikleri olması nedeniyle, ikili ilişkiler bağlamından öte, daha geniş bir açıdan değerlendirmek de gerekir. Bir NATO üyesinin, diğer NATO üyesini; dolayısıyla müttefikini tehdit etmesi başlı başına NATO’ya saygısızlıktır. Dolayısıyla bu tweet’e tepki göstermesi gereken sadece Türkiye değil, aynı zamanda NATO’nun diğer tüm üyeleridir. Zira gelinen bu nokta, Trump NATO’nun imajını da, kredibilitesini de sarsmaktadır.

Kısaca, Trump’ın Türkiye’yi hedef alan tweet’i, iktidara geldiğinden beri NATO’ya savurduğu salvolardan biridir.

Yorumlar