Çin'in ardınca İsrail de açıklamada bulunarak ordusunun Suriye'ye gireceğini belirtti.
Görünen o ki, durum daha da kötü doğru gidiyor, taraflar açık veya dolaylı olarak Suriye'de çatışmalara girecekler, Suriye'de durum gittikce daha da çıkmaza giriyor. Türkiye'nin Afrin'e girmesi aslında Suriye'ye girmesi demektir, tabiiki burada teröristlerle müadele hedefi var. İsrail'in de her ne gerekçe ile olursa olsun Suriye'ye girmesi ve Çin'in de Esad'ın yanında durması durumu aşırı derecede zorlaştıracaktır. Suriye krizi 80-90'lı yıllardakı Berlin krizinden daha gergin oluşacak şekilde orataya çıkacaktır. Görünen o ki, silahlı çatışmalar kaçınılmazdır. Ayrıca Almanya, Münih zirve toplantısında daha çok sorumluluk almak istediğini söyledi. Bunun anlamı Almanya'nın askeri açıdan da varlığını sürdürmek ve aktif duruma geçmek istemesidir.
Latin Amerika'da da bir takım canlanmalar var, örneğin, Venezuela'da askeri eğitimlere başlandığına dair basında gayri resmi bilgiler yer almaktadır. ABD son istihbarat bilgilerinde ülke içinde Çin, Rusya ve Küba ajanlarının aktifleştiğini ve bunun büyük tehtit olduğuna dikkat çekti. Esasen dünya genelinde sıkıntılı bir gidişat gözlemleniyor. Gürcistan'ın NATO'ya girmesi ihtimali de bölgede yeni riskler anlamına geliyor.Bu, Azerbaycan için de yeni riskler demektir. Zaten ABD istihbarat merkezi de Karabağ'da yeniden askeri münakaşanın yaşanacağının kesin olduğunu kaydediyor.