Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Varşova Yargıda Reform Yapayım Derken Brüksel'i Karşısına Aldı!

21 Temmuz 2017
Varşova Yargıda Reform Yapayım Derken Brükseli Karşısına Aldı!

Polonya’da iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi (PIS) tarafından hazırlanan ve Parlamento’ya Üst Mahkeme yargıçlarını atama yetkisi veren yasa tasarısı Parlamento’nun alt kanadından geçti. Tasarının Parlamento’nun üst kanadından da geçeceği şüphe götürmüyor; zira çoğunluk Hukuk ve Adalet Partisi’nin elinde.

Hukuk ve Adalet Partisi yetkilileri yargının hesap verebilir kılınması için yargı reformunun şart olduğunu, alt kanattan geçen tasarının da bu reform çalışmalarının bir parçası olduğunu söylüyorlar Ancak ülkede konuya dair süregelen şiddetli tartışmalar ve binlerce kişinin katılım sağladığı protestolar yargı reformunun genel destek görmediğini gösteriyor; itirazlar ülkede yasama-yürütme-yargı ayrımının  zayıfladığı noktasında yoğunlaşıyor.

Polonya’nın hukuk devleti ve demokratik yönetim ilkelerinden uzaklaştığı yönünde kaygılar sadece Polonyalılar arasında değil Avrupa Birliği çevrelerinde de arttı. Avrupa Parlamentosu Avrupa Komisyonu’nu Polonya’ya karşı gerekli önlemleri almaya davet ederken, Parlamento’nun en büyük grubunu oluşturan Hıristiyan Demokratlar hukuk ve demokrasiden uzaklaşan Polonya’nın Birlik değerlerini ihlal ettiğinin altını çizerken, Liberaller de Polonya’daki durumun tartışılması için özel oturum çağrıları yapmaya başladı. Sosyalistler ve Demokratlar da AB hukukunu ihlal eden Polonya'ya karşı muhtemel tüm ihlal işlemlerinin uygulanması çağrısında bulundu.

Polonya’daki gelişmeler karşısında sessiz kalmakla eleştirilen Avrupa Komisyonu da bu hafta sessizliğini bozdu. Komisyon Başkan Yardımcısı Timmermans Polonya’da yargı reformunun Polonya yargısının siyasi kontrol altına girmesi anlamına geldiğini belirterek,  yeni yasaların yargının bağımsızlığı üzerinde olumsuz etki yapacağının ve Polonya'da hukukun üstünlüğüne yönelik sistemik tehdidi artıracağının altını çizdi.  

Timmermans’ın Polonya’ya dair yaptığı açıklamanın en önemli noktası, Komisyon’un önümüzdeki hafta AB yasalarını ihlal ettiği için Polonya'ya karşı bir ihlal işlemi başlatmayı planladığını ifade etmesi idi. Bunun anlamı Lizbon Antlaşması’nın 7. maddesinin Polonya’ya karşı işletilmesi demek.

Lizbon Antlaşması’nın 7. maddesi

                “Konsey, üye devletlerin üçte birinin, Avrupa Parlamentosu’nun ve ya Avrupa Komisyonu’nun gerekçeli önerisi üzerine ve Avrupa Parlamentosu’nun muvafakatini aldıktan sonra, 2. maddede belirtilen değerlerin bir üye devlet tarafından ciddi biçimde ihlaline yönelik açık bir risk bulunduğunu üyelerinin beşte dört çoğunluğuyla tespit edebilir. Konsey, bu tespiti yapmadan önce ilgili üye devleti dinler ve aynı usule göre hareket ederek bu devlete tavsiyelerde bulunabilir… Avrupa Birliği Zirvesi, üye devletin üçte birinin veya Avrupa Komisyonu’nun önerisi üzerine ve Avrupa Parlamentosu’nun muvafakatini aldıktan sonra, 2. maddede belirtilen değerlerin bir üye devlet tarafından ciddi ve sürekli biçimde ihlal edildiğini, ilgili üye devleti gözlemlerini sunmak üzere davet ettikten sonra, oybirliğiyle tespit edebilir. Konsey, 2. paragraf uyarınca bir tespitte bulunulması halinde, ilgili üye  devletin hükümet temsilcisinin Konsey’deki oy hakları da dahil, Anlaşmalar’ın bu üye devlete uygulanmasından kaynaklanan haklardan bazılarının askıya alınmasına nitelikli çoğunlukla karar verebilir…” şeklindedir.

İlgili hükümden  net olarak görüldüğü  üzere Polonya aleyhine ihlal sürecinin başlatılması demek Polonya’nın oy haklarını kaybetmesi, Anlaşmalar’dan kaynaklanan haklarını yitirmesi demek ki; daha önce bu prosedürün hiçbir devlete uygulanmadığını da hatırlarsak, prosedürünün ciddiyeti daha net anlaşılır.

Dolayısıyla Polonya’da Avrupa Birliği hukukunu ihlal eden gelişmelere karşı sessiz kalmakla eleştirilen Komisyon, deyim yerindeyse, bir konuştu pir konuştu ve Varşova ile siyasi diyaloğun sonuç vermediğini gören Avrupa Birliği çevrelerinde memnuniyetle karşılandı.

 Kısaca Varşova, yargıda reform yapayım derken Brüksel’i alenen karşısına almış oldu.

Bu noktada sormadan edemeyeceğim; aday ülkelerin Kopenhag kriterlerine uyumu konusunda  hassasiyeti ile bilinen Komisyon, bir üye devletin Avrupa Birliği değerlerini ihlal etmesi karşısında sessiz kalmayı, Avrupa Birliği hukukunun bekçisi sıfatıyla, kendine yakıştırabilir mi?

 

http://www.politico.eu/article/warsaw-judiciary-frans-timmermans-european-commission-very-close-to-triggering-article-7-on-poland/ 

http://www.france24.com/en/20170720-poland-lower-house-passes-controversial-judicial-reform-eu-objections 

 

 

Yorumlar