Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

Brexit Müzakere İlkeleri ve İki Baş Müzakereci Meselesi

10 Nisan 2017
Brexit Müzakere İlkeleri ve İki Baş Müzakereci Meselesi

31 Mart 2017 tarihinde Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk Brexit müzakereleri ilkelerini açıkladı. Açıklanan belge taslak niteliğinde; bu belge üye devlet hükümetleri tarafından incelenecek ve hükümetlerin belge üzerindeki görüşleri Nisan ayının son haftası masaya yatırılacak.

Dolayısıyla Mayıs ayında Avrupa Birliği’nin Brexit müzakere ilkeleri kesinlik kazanmış olacak. Daha önce muhtelif yazılarımda çekilme müzakerelerinin Birliğe katılım müzakereleri paralelinde olacağını belirtmiştim; dolayısıyla Avrupa Birliği’nin müzakere çerçeve belgeleri katılım müzakerelerinde temel ilkeleri belirlerken, Brexit müzakere ilkeleri çekilme müzakerelerini düzenleyecek kuralları içermekte. Ancak burada önemli olan husus Birliğin ilk kez çekilme müzakere ilkelerini tespit ediyor olması. Brexit sonrası Birlik’ten çekilmek isteyen herhangi bir üye devlet olursa, bu ilkeler hem Avrupa Birliği hem de çekilmek isteyen üye devlet açısından örnek teşkil edecek.

Brexit müzakere ilkeleri belgesinde dikkatimi çeken hususları şu şekilde sıralayabilirim.

*Birleşik Krallık ile akdedilecek çekilme anlaşması haklar ve yükümlülükler temelinde olacak. Üye olmayan bir devlet üyelerin hak ve ayrıcalıklarından yararlanamayacak.

*İç Pazarda malların, sermayenin, hizmetlerin ve kişilerin serbest dolaşımı birbirlerinden ayrılamaz, bir bütündür; seç beğen yaklaşımı kabul edilemez.

*Her şey üzerinde anlaşılmadan hiçbir şey üzerinde anlaşılmış sayılamaz. (Bu prensip Avrupa Birliği’ne katılım müzakerelerinde de temel alınan bir ilkedir)

*Brexit müzakerelerinde Avrupa Birliği birleşik bir pozisyon belirleyecektir. Birliğe üye devletler ile Birleşik Krallık arasında ayrı ayrı müzakereler yürütülemez.

*Çekilme anı ile, Birlik Antlaşmalarının Birleşik Krallık, Birleşik Krallık’ın denizaşırı ülkeleri ile dış ilişkilerinden Birleşik Krallık’ın sorumlu olduğu ülkelerdeki uygulanmasına son verilecek.

*Gerektiği ve hukuka uygun olduğu ölçüde geçiş dönemi uygulamalarına gidilebilir. Geçiş süreçleri açıkça tanımlanmalı, zaman açısından kısıtlı olmalı,  süresiz olmamalıdır. (Geçiş süreçleri uygulamaları katılım süreçlerinde de müzakere edilen konulardandır.)

Açıklanan ilkelerde özellikle Londra’ya “İç Pazarı ayrıştırmaya çalışma” mesajı verilmektedir; zira Londra’nın Brexit sonrası Birliğe üye olmasa bile kişilerin serbest dolaşımı hariç diğer üç özgürlükten yararlanma arzusu bilinmektedir.

Diğer taraftan Brexit müzakerelerinde Avrupa Birliği’nin birleşik pozisyon sergileyeceğinin belirtilmesi özellikle önemlidir. Zira Birlik, Birliğe  üye devletlerin münferit olarak Birleşik Krallık ile müzakerelere girişmesinin ve ikili antlaşmalar akdetmesinin kabul edilemeyeceğine işaret etmektedir.

Ancak Birliğin Brexit müzakerelerinde  birleşik pozisyon sergilemesi önünde tek engel oluşturacak üye devletlerin Londra ile münferit antlaşmalar yapmaya kalkışması olmayacaktır. Bu hususu özellikle gündeme getiriyorum; çünkü Birliğin birleşik bir pozisyon belirlemesinin önünde risk teşkil edebilecek olan Birliğin iki tane baş müzakereci atamış olmasıdır.

Bir tarafta Avrupa Parlamentosu’ndan Guy Verhofstadt, diğer tarafta Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker tarafından atanan Michel Barnier. Müzakere sürecinde Verhofstadt ve Barnier anlaşamaz ise ne olacak? Şimdilik yanıtı bilen yok!

Ancak iki baş müzakerecinin genel eğilimleri bilen biri olarak, aralarında sorun çıkma ihtimali olduğunu düşünmekteyim. Zira Guy Verhofstadt deyim yerindeyse azılı bir federalist; Brexit müzakerelerini Avrupa Birliği’nin çıkarlarını temel alarak ve Birleşik Krallığa kolayca yol vermek stratejisi ile yürütecek. Michel Barnier’in temel stratejisi ise Londra’yı mümkün olduğunca köşeye sıkıştırmak olacak. Öyle ki Barnier müzakerelerinin İngilizce değil Fransızca yapılması gerektiği görüşünü ortaya atarak deyim yerindeyse Londra’ya ilk golünü atmıştı; Barnier’in bu önerisi Brexit sonrası İngilizce’nin Avrupa Birliği’nin resmi dili olma statüsünü kaybedeceği gerçeği ışığında Avrupa’da bazı çevrelerce destek de bulmuştu.

Dolayısıyla iki baş müzakereci meselesi Brexit müzakere sürecinde Birliği zorlayabilir; temel kaygısı Avrupa Birliği’nin çıkarını korumak olan baş müzakereci ile temel kaygısı Londra’ya mümkün olduğunca zarar vermek olan diğer baş müzakereci çok iyi anlaşabilir desem! Fazla iyimserlik olur!

 

Yorumlar