Kuruldukları tarihten bu yana ilişkilerini savaşlar ve çatışmaların şekillendirdiği Pakistan ve Hindistan arasındaki gerilim sarmalı, özellikle geçtiğimiz yaz birbirini takip eden olaylar ve hükümetlerin söz düellosu nedeniyle, hızla yükseliyor.
Bu yıl içinde gerilimin artmasının başlangıç noktası Hindistan’da gerçekleşen Uri saldırısı ve bu saldırı sonrası Hindistan’ın Pakistan’ı “terörist devlet” olarak nitelendirmesi idi. Pakistan da bu hafta içi Ketta’da gerçekleşen saldırı sonrası eleştiri oklarını Hindistan’a yöneltti ve Hindistan’ın Afganistan ile işbirliği halinde Pakistan’ı hedef alan terör ağı kurmakla suçladı.
İki devlet arasındaki karşılıklı suçlamalara bu defa da “persona non grata” savaşları eklendi.
Dün (27 Ekim 2016) tarihinde Hindistan Dışişleri Bakanlığı, Pakistan Yüksek Komiserliğinin bir personelinin, casusluk faaliyetleri nedeniyle persona non grata ilan edildiğini açıkladı ve bu bilgi Pakistan Yüksek Temsilciliğine iletildi. Persona non grata ilan edilen Pakistan vatandaşının önce tutuklandığı, sonrasında diplomatik dokunulmazlığının olması nedeniyle serbest bırakıldığı açıklandı.
Bu olayı takiben, Pakistan aynı gün içinde Hindistan Yüksek Komiserliğinden bir personeli, Viyana Konvansiyonu’nun 41. ve 42. maddeleri hükümlerine aykırı davranışları nedeniyle, persona non grata ilan etti ve 48 saat içinde Pakistan’ı terk etmesini istedi.
Pakistan’ın bu tavrı, Hindistan ve Pakistan basınında altı çizildiği gibi “Kısasa Kısas”.
Hindistan ve Pakistan hükümetleri, attıkları adımlarla, aralarındaki sorunları çözmek yerine, bilakis gerilimi artırdıklarını biliyor olmalılar. Dolayısıyla iki devlerin bilinçli olarak aralarındaki gerilimi artırma siyaseti uyguladığı izlenimi ediniyoruz.