Ersin Dedekoca Ersin Dedekoca @dedekocae

Türkiye Bankacılığında Değişim ve Dönüşümler

12 Şubat 2020
Türkiye Bankacılığında Değişim ve Dönüşümler

Ülkenin bankacılık sektörü, “TL tasarruflara uygulanan negatif reel faiz” konusu dışında, son dönemde aşağıdaki başlıklarda gündemde yer aldığı görülmektedir.

- Uluslararası Para Fonu (IMF), “IV ncü madde konsültasyon çalışmaları” sonucunda hazırladığı raporu 26 Aralık’ta yayınladı. Söz konusu raporda ülke bankacılığı, “bankalar ile reel sektör şirketlerinin bilançolarındaki bozulma”; TCMB’nın “faiz indirimlerinde aşırıya kaçtığı”; özellikle kamu bankalarının bu konuda ön almaları, zararına kredi kullandırmakta oldukları; ülkede yaşanan “dolarizasyon” olgusunda, tasarruf sahibinin TL yerine $ tutmasında kamu bankalarının payının büyük olduğu; kamu bankaları yoluyla piyasaya müdahale konularında eleştirilmektedir.*

- 2001 Ekonomi krizi sonrasında, bankacılık sektörünün ülke siyaset yönetiminden bağımsız çalışması için kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), “tüketici kredileri” konusunda artık Cumhurbaşkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan “görüş alarak” karar verecektir.**

- Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Rating, Ocak Ayı’nın ilk haftasında, Türk bankalarının 2020 yılı sonu itibarıyla “temerrüde düşmüş/gecikmiş kredi oranlarının yüzde 7-8'e çıkacağını” açıkladı. Aralık 2019 itibarıyla yüzde 5,33 olarak gerçekleşen söz konusu oran, böylelikle 2008 krizi seviyelerine ulaşmış olacak. Aralık 2019 itibarıyla Türk bankalarındaki kredi hacmi ise 2.5 trilyon TL civarındadır. Fitch'in bu öngörüsünün gerçekleşmesi halinde, 2020 sonuna kadar yaklaşık 200 milyar TL'lik kredi borcu “batık” yani ödenemez hâle gelecektir.***

- Rekabet Kurumu, 20 bankaya yönelik soruşturma başlatarak, bu kapsamında banka genel müdürleri ve genel müdür yardımcılarının odalarına girdiği haberleri basında yer aldı. Rekabet Kurumu (RK) yaşananları "ön araştırma" olarak tanımladı. Çok büyük olasılıkla RK, banka genel müdürleri ve yardımcılarının kendi aralarında anlaşarak, faiz ve komisyon oranlarını belirlediği iddiasını araştırmaktadır.****

- Diğer yandan, Sigortacılık Kanununa aykırı davrandığı gerekesiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü tarafından, Yapı ve Kredi Bankası’na 187.1, Akbank'a da, 94.7 milyon TL “idari para cezası” kesildi.*****

- Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı(GİB)’nın bankalara gönderdiği yazıya göre, 1 Ocak 2020 tarihinden sonra “özel bankaların vergi tahsil edemeyecekleri” bildirildi. Bankalara gönderilen yazıda, özel bankaların, merkez, şube, internet bankacılığı, ATM, telefon bankacılığı dâhil her türlü kanal aracılığıyla yaptıkları vergi tahsilâtı uygulamalarının 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren sona ereceği; kamu bankalarının ise vergi tahsilâtına devam edeceği belirtildi.

IMF’in 26 Aralık Değerlendirmesi

(IMF), “IV ncü madde konsültasyon çalışmaları” sonucunda hazırladığı raporu 26 Aralık’ta yayınlamıştı. Yayınlanan değerlendirmede, yukarıda belirttiğimiz uyarı ve önlem tavsiyelerinin yanında, bankalar ve reel sektör şirket bilânçolarının “temizlemesi/arıtılması” önerisini de getirmektedir.

Bu önerinin anlamı, bankaların takılmış/batık kredilerinin banka bilânçolardan ayıklanmasıdır. Aslında “batık” durumda olan reel sektör şirketlerinin, “bankalar aracılığıyla zorla yüzdürülmesinden” vazgeçilmesi de, bu konudaki bir diğer öneri olarak raporda yer almaktadır.

IMF, bankaların “sağlığını” daha iyi anlayabilmek için bağımsız bir kuruluş tarafından gerçekleştirilecek yeni “stres testlerine” ve “varlık kalitesi analizlerine” ihtiyaç duyulduğunu da düşünmektedir. Tabii ki böyle bir tavsiyenin gerisinde yatan düşünce IMF’nin, daha önce yapılan stres testlerine güvenmemesi ve bankaların sağlığının açıklanandan daha kötü durumda olabileceği şüphesidir.

Gecikmiş Kredilerle İlgili Fitch Rating’in Görüşü

Fitch tarafından yapılan ve yazımızın giriş bölümünde açıkladığımız açıklamada, Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı haline gelen “şirket borçları ve batık kredi” sorununu iyice gözler önüne serilmektedir. Aslında “batık” durumda olan reel sektör şirketlerinin, bankalar aracılığıyla zorla yüzdürülmesinden vazgeçilmesi (halı altına süpürülmemesi), üst paragrafta belirttiğimiz IMF değerlendirmesinde bir diğer öneri olarak yer almaktadır.

*Batık/Gecikmş/Mütemerrit/Takipteki/Geri Dönmeyen (NPL) Kredi Tanımı

Vadesi gelmiş olmasına rağmen borçlu tarafından ödenmeyen, idari ve/veya yasal takibe alınmış, borçluya ödemesi için bildirimde bulunulmuş olmasına karşın tahsilât sağlanamayan krediler bu tanım içinde yer almaktadır.

Bankalar bu tür alacakları için, “sermaye yeterlilik oranı” hesaplamasında ayıracakları “öz kaynak” tutarı farklı olduğu gibi, bu tür alacakların ulaştığı takip aşamasına göre ayıracakları “karşılıklar” da artmaktadır. Diğer yandan bankalar dilerlerse, ortalama iki veya üç yıl içerisinde tahsil edemedikleri alacaklarını varlık yönetim şirketlerine, iskonto tutarıyla defter değeri arasındaki farkı “zarar” yazarak devredebilirler.

*Bu Tür Banka Alacaklarının Tutarı

BDDK verilerine göre, takipteki kredilerin toplamı Aralık 2018-Aralık 2019 arasındaki son bir yılda yüzde 55,3 oranında artarken, bu tür banka alacaklarının toplamı ise 150.1 milyar TL’ye (son 1 aylık artış tutarı 9 milyar TL) ulaşmıştır.

CHP Meclis Grubu'nun hazırladığı rapora göre, bireylerin bankalara ve finansman şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçları da büyük bir hızla artmaktadır.

*Son Yıl İflâs Eden Firma Sayısı

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) verilerine göre, Türkiye’de sadece 2019’da 114 bin 977 esnaf iflâs etti. Diğer yandan, iflâs etmemek için direnen yüz binlerce işletme de, tek çare, daha fazla borçlanmayı görmekte, kredi borcunu yeni kredi ile döndürmeye çalışmaktadır.

Belirtilen her iki uygulama da bankalar için, “mevcut ve potansiyel risk unsuru” olarak değerlendirilmektedir. Bu riskler bankaları, yeni öz kaynak teminine veya kredi stokunu küçültmeye zorlayacaktır.

*Örtük Riskler ve Kredi Yüzdürmesi

BDDK verilerine göre bankacılık sektörünün Ocak-Aralık net konsolide kârı, geçen yıla göre yüzde 8,1 oranında düşüşle 49.7 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bankacılık sektörünün toplam kredileri ise 2019 yılsonu itibariyle yüzde 10,9 artışla 2.656 milyar TL’ya ulaşmıştır. Bankacılık sektörünün öz kaynaklar ile risk ağırlıklı varlıkların oranını ifade eden “sermaye yeterlilik rasyosu” ise, 2019 yılsonu itibarıyla yüzde 18 olarak hesaplanmıştır.

Yukarıda özetlediğimiz oran ve mutlak sayılar, mevcut durumda yüzde 5,23’lük “batık kredi oranının”, kısa vadede bankalar için bir risk yaratmadığını göstermektedir. Ancak “gerçek durumun” tam olarak bu şekilde olduğuna ilişkin kuşkular da, özellikle finans sektörünü izleyenler arasında paylaşılmakta; “mütemerrit nitelikteki kredi oranının çok daha fazla” olduğu belirtilmektedir.

Yakın geçmişte Yıldız Holding ve Doğuş Holding’e ait kredilerin geri ödenememesi nedeniyle hazırlanan “yapılandırma paketleri” benzerlerinin yeni dönemde de,  gerek özel gerekse kamu bankaları tarafından hayata geçirilerek, “batık kredi oranındaki artışı frenleme” yoluna gidilmesi olasılığı çok uçuk bir beklenti olarak durmamaktadır. Şurası bilinen bir gerçek ki, aslında geri ödenemeyen kredilerin yeni bir krediymiş gibi yapılandırılması, özellikle hatırlı banka müşterileri ve yüksek tutardaki krediler için sık kullanılan bir yöntemdir.  “Kredi yüzdürme” olarak adlandırılan bu tür kurtarma paketleri de hesaba katıldığında, batık kredilerin açıklanandan çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün durmaktadır.

BDDK’nın Bundan Böyle Kredi Düzenlemelerini Cumhurbaşkanlığına Soracak Olması

14 Ocak 2020 tarih ve 31008 sayılı Resmi Gazete’de, 2001 krizinden sonra yeni bir bankacılık krizi yaşanmasın diye siyasetten tamamen bağımsız bir yapıya kavuşturulan BDDK bağımsızlığını tehlikeye düşürecek kritik bir düzenleme yayımladı.

“Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair” bu yeni düzenlemeye göre BDDK, “tüketici kredileri” konusunda artık Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile                                                   Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan “görüş alarak”, bu maddede (tüketici kredileri) yer alan sınırlamaları değiştirmeye veya bu konuda ilâve sınırlamalar getirmeye yetkili olacaktır.

Bu değişiklik öncesi BDDK bu konuda tek yetkiliydi. Bir diğer anlatımla, Yönetmeliğe bu yeni fıkra ekleninceye kadar, bankaların tüketici kredilerine uygulayacağı vade ve faiz gibi unsurların ne olacağına tek başına 7 kişilik bağımsız BDDK üyeleri karar veriyordu. Asıl amacı bankaların güçlü mali yapılarına zarar gelmesini önlemek olan BDDK, piyasadaki gelişmelere göre tüketici kredilerinin önünü dilediği gibi açıyor ya da daraltıyordu. Ancak yeni düzenlemeyle birlikte artık BDDK üyeleri, tüketici kredileriyle ilgili karar almadan önce Cumhurbaşkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığını arayıp görüşlerini sormak durumunda olmaktadkalacaklardır. Bu iki siyasi kurumdan gelen görüşe göre de Kurul üyeleri kararını verecektir.

Bu yeni düzenlemenin Bankacılık Kanunu’nun 82 nci maddesine aykırılığı açıktır. Şöyle ki, BDDK ve yeni değiştirilen “Kredi Yönetmeliğinin” yasal altyapısını oluşturan Bankacılık Kanununun 82'inci maddesine göre, BDDK'nın idari ve mali yönden bağımsız hareket etmesi, görev ve yetkilerini kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak kullanması gerekmektedir. Hiçbir organ, makam, merci veya kişinin kararları etkileyecek emir ve talimat veremeyeceği ifade edilen söz konusu 82 nci maddede, “Kurul kararları toplantıya dışardan katılanların yanında alınamaz. Kurulun düzenleyici kararları tekemmül etmesinden itibaren en geç 7 işgünü içinde ilişkili Bakanlığa gönderilir” denilmektedir.

Bankalarda Rekabet Kurumu İncelemesi ve Sigortacılık Genel Müdürlüğü Cezası

Son günlerde bankacılık sektöründe yaşanan ilginç gelişmelerin ilki,  RK’nun 20 bankaya yönelik soruşturma kapsamında banka genel müdürleri ve genel müdür yardımcılarının odalarında inceleme yapması oldu. RK, yaşananları "ön araştırma" olarak tanımladı. Peki, RK’nun araştırdığı nedir? Banka genel müdürleri ve yardımcılarının kendi aralarında anlaşarak faizleri ve komisyon oranlarını/tutarlarını belirlediği iddiasının doğruluğu.

Yukarıdaki haberin hemen ardından iki büyük özel bankaya, Yapı Kredi ve Akbank’a, Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yüksek tutarda ceza salınması oldu. Koç Holding’in bankası Yapı Kredi’ye kesilen cezanın büyüklüğü 187.1, Sabancı Holding’e ait Akbank’a kesilen cezanın ki ise 94.7 milyon TL’dır. Bunlar her iki büyük banka için bile yüksek tutarlardır.

 

Ceza nedeninin, bankaların kredi verdikleri müşterilerine kendi sigorta şirketlerinin poliçelerini satması olgusu olduğu anlaşıldı. Aykırılığın oluştuğu mevzuata göre bankaların, müşterilerine poliçe satarken, diğer sigorta şirketlerinin poliçe seçeneklerini de sunmaları gerekmektedir. Rekabetin oluşması için başat bir koşul olmasına karşın, eski bir bankacı ve şimdilerde kredi müşterisi olarak bunun böyle olmadığını yaşayanlardanız.

Hal böyleyken, Ankara yönetiminin, yeterince kredi vermedikleri için özel bankalara kızdığı, zaman zaman ikâz içeren sözler kullandığı; ekonominin arzulanan oranda canlanmamasından yine bu bankaları sorumlu tuttuğunu görmekte ve dinlemekteyiz. Saniyen, inceleme yapılan veya ceza tarh edilen bankalar arasında hiçbir kamu bankasının olmaması da, Ankara yönetiminin bankalara yönelik son yaklaşımının, sanki “münhasıran özel bankaları hedeflediği” şeklinde bir algı yaratmaktadır. Kendi kendimize şu soruyu soruyoruz doğal olarak: İktidarın istediği gibi, özel sektöre ve bireylere “bolca kredi dağıttığı” için mi kollanmaktadır kamu bankaları?

Vergi Tahsilât Yetkisinin Özel Bankalardan Alınması 

GİB’ca 15 Aralık 2020 tarihinde, “01.01.2020 Tarihinden İtibaren Bankalar Vasıtasıyla Yapılacak Vergi Tahsilatlarına İlişkin Duyuru” yayınlanmıştır. Söz konusu düzenlemeyle, 1 Ocak’tan itibaren “özel bankaların vergi, harç, ceza tahsilatı yapma yetkileri” sonlandırılmıştır.

Özel bankalar aracılığı ile vergi ödemeleri sadece kredi kartı ödeme seçeneği ile mümkün olabilecek; diğer nakit, havale ve eft işlemleri “sadece” aşağıdaki “kamu bankaları” tarafından yapılabilecektir. Bir diğer anlatımla, 1 Ocak’tan tarihten itibaren özel banka müşteri olan mükellefler sadece GİB'in internet sitesi üzerinden, bankalarının kredi kartları ile vergi ödemesi yapabilecektir.

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

Türkiye Halk Bankası A.Ş.

Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O.

Ziraat Katılım Bankası A.Ş.

Vakıf Katılım Bankası A.Ş.

Türkiye Emlak Katılım Bankası A.Ş.

Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.  (PTT)

Yaklaşık bir ay önceye kadar özel bankalara yapılan vergi ödemelerinin hesapta üç gün bekletilebilip, üçüncü gün sonunda GİB'e aktarılmakta; bu olanak banka tarafından müşteriyle belirli oranlarda paylaşılmaktaydı. Banka çevrelerinden alınan bilgiye göre, son bir aydır uygulamanın değiştiğini, bankaların ödenen vergileri hesaplarında ancak bir gün tutabildiği anlaşılmaktadır.

“Kamunun gelir toplama kanallarını sınırlandıran” bu değişikliğin de, kredi kullandırımında muslukları tam açan, “görev zararı” pahasına kredi faizlerini oldukça düşüren, Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısındaki düşüşünü “yapay” bir şekilde engellemeye çalışan ve bu yolla Ankara yönetiminin “ekonominin canlandırılması” isteğine sınırsız destek veren kamu bankalarının “ödüllendirilmesi” olarak değerlendiren görüşler giderek artmaktadır.

Bu bağlamda ekleyeceğimiz son husus da, son dönemde özellikle özel bankaları hedef alan bu düzenlemeler karşısında Türkiye Bankalar Birliği ve özel kesin bankaları yönetimlerinin sessizliği olmaktadır. Neoliberal sistemin başat unsurlarından olan özel bankacılık kesiminin bu sessizliğini, mevcut sistem için tehlikeli bulanlardanız. Çünkü sistemi koruyan ögeler, mevcut sistemin kurumları ve içindeki aktörlerdir.

(*): 2019 ARTICLE IV CONSULTATION—PRESS RELEASE; STAFF REPORT; AND STATEMENT BY THE EXECUTIVE DIRECTOR FOR TURKEY, IMF, 26.12.2019, https://www.imf.org/en/Publications/CR/Issues/2019/12/26/Turkey-2019-Article-IV-Consultation-Press-Release-Staff-Report-and-Statement-by-the-48920

(**): BANKALARIN KREDİ İŞLEMLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK, BDDK, 14.01.2020, https://www.bddk.org.tr/ContentBddk/dokuman/mevzuat_0941.pdf

(***): “Türk bankalarında ‘batık kredi’ endişesi”, DW, 14.01.2020, https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrk-bankalar%C4%B1nda-bat%C4%B1k-kredi-endi%C5%9Fesi/a-52001686

(****): “Rekabet Kurumu’ndan bankalara ziyaret”, Sözcü, 22.01.2020, https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/rekabet-kurumu-ozel-ve-kamu-bankalarini-ziyaret-etti-5582123/

(*****): “Yapı Kredi ve Akbank’a para cezası”, Ekonomist, 27.01.2020, https://www.ekonomist.com.tr/piyasalar/yapi-kredi-ve-akbanka-para-cezasi.html

Yorumlar