Ceyhun Bozkurt Ceyhun Bozkurt @cyhnbzkrt

Saldırı ve Olası Sonuçları

14 Nisan 2018
Saldırı ve Olası Sonuçları

ABD, İngiltere ve Fransa, bu sabaha karşı Suriye'nin başkenti Şam'a yönelik günlerdir konuşulan saldırıyı yaptı. Türk milleti gelişmeleri endişe ile izlerken, "Ne yapmalıyız" sorusu akıllara takılıyor. Baştan beri vurguladığım şu: Mesele Esad rejimini destekleyip desteklememenin çok ötesi bir hal almış durumda. Olası sonuçlar bölümünde de aktaracağım üzere Astana Süreci ile başlayan çözüme ilerlemeye büyük darbe indirecek saldırı bölgedeki kaosu yeniden derinleştirip devam ettirmeye yarayabilir. Bu en kötü senaryoyu karşımıza çıkaracaktır.
 

SURİYE'DE KAOS YENİDEN DERİNLEŞEBİLİR

İlk değerlendirmeler ışığında saldırının olası sonuçlarını Suriye ve Türkiye merkezli ele almaya gelirsek... Saldırının Suriye özelinde olası şu sonuçları doğurmasından endişe ediyorum:

- ABD en başından bu yana genelde Ortadoğu özelde de Suriye sahasında kaosu devam ettirerek bölgeye yerleşmesini meşrulaştırmaya çalıştı. Ancak gerek DAEŞ'in neredeyse bitirilme noktasına getirilmesi gerekse de Astana süreci ile birlikte Suriye'de çözüme doğru ilerleme, Washington'un bu planını bozmak üzereydi. Saldırı ile birlikte bölgede yeniden bir kaos ihtimali belirdi. Bu durum, Washington'un istediğini almasına yol açacaktır.

- Rusya ve İran'ın vereceği olası karşılıkla çatışma ortamı şiddetlenip, kaos derinleşebilir.

- Batı dünyası en başından bu yana Suriye'yi bölerek gerek bölgeye yerleşme gerek İsrail'in elini kuvvetlendirme amacıyla hareket ediyor. Saldırı, Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokacak bir süreci tetikleyebilir. Ayrıca saldırıyla ileride baskı altına alınma durumu olan İsrail'de bir süreliğine de olsa rahatlamış olacak ve Suriye, Lübnan ve Gazze'de atak yapabilecektir.

- Suriye'de çözüme ilerledikçe varlığı Türkiye dışındaki bölge ülkelerince de sorgulanmaya başlanan ve Washington'un "kara gücümüz" diye nitelediği PKK/PYD terör örgütü rahat bir nefes alacaktır.

- Geçmişte Türkiye'yi de zor durumda bırakan Batı ve Suudi Arabistan istihbaratlarının kontrolündeki muhalif ve terörist grupların yapacağı herhangi provokatif saldırdılarla, Suriye'de yeniden ciddi bir çatışma dönemi başlaması riski arttı.

TÜRKİYE'YE OLASI YANSIMALARI

Meselenin Türkiye ile ilgili en önemli kısmı terörle mücadele olacaktır. Bu çerçevede;

- PYD/PKK terör örgütünün saldırı sonrası elini güçlendirmesi, Türkiye'nin planlarını sıkıntıya sokacaktır. Uzun vadede de olsa Fırat'ın doğusuna düşünülen operasyon, yeniden masaya yatırılabilir. Terör örgütünün, saldırı sayesinde gücünü tahkim etmesi Türkiye'ye karşı yeniden eylem sürecini tetikleyebilir.

- Gücünü kaybeden DAEŞ, mevcut veya değiştirilen bir adla, Batılı istihbarat örgütlerince yeniden hortlatılabilir ve Türkiye'yi de hedef alan yeni saldırılara girişebilir.

- Saldırıyı yapan güçler, başından bu yana Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarına karşı çıkmışlardı. Hatta bir dönem PKK/PYD ve DAEŞ terör örgütleri üzerinden Fırat Kalkanı bölgesine saldırılar planlandığı haberleri gündemdeydi. Saldırı sonucu belirecek kaosta, Türkiye'nin yeniden bölgeye barış gelmesine neden olduğu Fırat Kalkanı harekat bölgesine yönelik bir terörist hareketlenme söz konusu olabilir.

- Türkiye, Rusya, İran liderliğindeki Astana Süreci zarar görebilir. Bu durum, Suriye'de çözüme ilerlerken yeniden filmin başa sarılmasına yol açabilir.

- Ankara'nın, Washington ile yan yana görüntü vermesi, Astana Süreci'nin yanı sıra Türkiye ile Rusya arasındaki ikili ilişkilere de zarar verebilir. Halen üzerinde şüphe bulunan kimyasal olayından sonraki bazı açıklamaların ardından Moskova'nın yaptığı Afrin ve S-400 çıkışları bunun işaretlerini taşıyordu. Hatırlanacağı üzere Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Türkiye'nin Afrin'i rejime bırakması gerektiğini" savunmuştu. Ayrıca 3 Nisan'da Ankara'da yapılan Tayyip Erdoğan-Vladimir Putin görüşmesi sonrasında tesliminin Temmuz 2019'a çekildiği açıklanan S-400'lerle ilgili olarak da Moskova'dan yapılan "Teslimat 2019 yıl sonu" açıklamasıyla bir öteleme işareti verilmişti.

FETÖ İLE MÜCADELE ZARAR GÖREBİLİR

Bütün bunlara ek olarak, ABD'nin bölgede yeniden elinin kuvvetlenmesi Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesine de zarar verebilir. FETÖ'cülerin bu süreçte yeniden seslerinin yükselmesini de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Bu alçak örgütlenmenin, PKK/PYD ile birlikte bölgedeki en önemli ABD enstrümanı olduğunu unutmamak gerekiyor. 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cüler tutuklanınca Amerikalı en üst  düzey askerlerin şu açıklaması halen hafızalarımızda tazeliğini koruyor: "Müttefiklerimiz tutuklanıyor."

EK NOT: Yazıyı yazdıktan sonra ulaştığım duyum, saldırı sırasında İncirlik başta olmak üzere Türkiye'deki üslerin kullanılmadığı yönünde.

Yorumlar