Üsküp Havaalanının ve 10’uncu koridor otoyolunun ismi hükümet kararıyla resmen değişti. Havaalanının ismi 2006’dan bu yana “Büyük İskender” ismini taşıyordu; 10’uncu koridorda güney sınırına uzanan otoyolun ismi ise “İskender Makedonyalı” idi. 15 Şubat’ta isim değişikliğinin resmi gazetede yayınlanmasından sonra havaalanının yeni ismi artık “Üsküp Uluslararası Havalimanı” olurken otoyolun ismi de “dostluk” anlamına gelen “Prijatelstvo” olarak değiştirildi. Terminaldeki Büyük İskender yazısı söküldü, havalimanın tüm nesne ve içeriklerinin değiştirilmesi sürecinin de hükümetin talimatlarına göre uygulandığı kaydedildi. Otoyol isminin geçtiği tabelalar da süratle değiştiriliyor. Makedonya’nın bir önceki hükümeti VMRO’nun “SKOPJE 2014” isimli milliyetçi projelerinin artık rafa kalktığı, dahası o zamanki uygulamadan daha hızlı biçimde yeniden ülkenin dönüştürüldüğü anlaşılıyor. Ülkenin her tarafında yükselen ve Makedon kimliğine vurgu yapan devasa heykeller, stadyum ve spor salonlarına dek her tarafa tarihi isimler verilmesi keza buna ayrılan devasa bütçe halkın tepkisine neden oluyordu. Şimdi Makedonya açısından bir normalleşme döneminin başladığını söylemek mümkün.
Yunanistan-Makedonya arasındaki isim krizinin çözümü aslında Zoran Zaev’in Haziran 2017’de iktidara gelmesiyle başlamış oldu. Zaev, komşularla süregelen sorunların Makedonya’nın AB ve NATO ile bütünleşmesini engellediği ve bunun da halkın refahını olumsuz etkilediği yaklaşımıyla girişimlerini başlattı. Tüm komşularıyla sorunların çözüleceği mesajını veren Zaev, bu projesini de derhal uygulamaya koydu. Makedonya Başbakanı Zoran Zaev, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile ocak ayındaki Davos görüşmesinden sonra isim sorunuyla ilgili müzakerelerdeki kararlılıklarının göstergesi olarak Üsküp’teki Büyük İskender Havalimanı ve aynı isme sahip otoyolun isimlerinin değiştirileceğini açıklamıştı. Makedon hükümetinin hızlı çalıştığı da ortada.
Zaev, değişimin meyvelerini toplamaya da başladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’ın dün (25 Şubat 2018) başladığı Balkan turunda ilk durağı Üsküp oldu ve Makedonya’ya net bir müzakere tarihi vermek için gelmediğini ama böyle devam ederse birkaç ay içinde Avrupa Komisyonu’na müzakerelere başlanabileceği tavsiyesi verilebileceğini söyledi.[1] Bunu dört gün önce Alman basınına açıklamalarda bulunan AB’nin Genişleme ve Komşuluk İlişkilerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn’da söylemiş; Makedonya ve Arnavutluk’un Avrupa Komisyonundan “müzakerelere başlanabilir” tavsiyesi alacağını açıklamıştı.[2]Makedonya’nın 2005’te aday ülke statüsüne girdiği hatırlanacak olursa 2014’te aday ülke statüsüne giren Arnavutluk’la aynı dönemde müzakerelere başlayacak olması Makedonya açısından ne kadar ciddi bir gecikme olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Makedonya aday ülke olduğunda, henüz Sırbistan ve Karadağ ayrılmamıştı bile. Ancak müzakerelere her iki ülke de Makedonya’dan önce başladı.
Makedonya açısından her halükarda önemli gelişmeler yaşanıyor; Zaev yönetimi ülkenin geleceğini dar boğazdan kurtarmak adına büyük adımlar atıyor. Bunu yaparken ciddi riskleri de üstleniyor. Özellikle önceki iktidar dönemine ait Makedon kimliğine aşırı vurgu yapan girişimlerin ülke içinde de sıkıntı yarattığını, Makedon kökenli olmayan ülke vatandaşlarının ciddi tepki gösterdiğini ancak etnik Makedonların da tüm bunları gereksiz ve abartılı bulduğunu not düşmek gerekir. Öte yandan ülkenin ilerleyişinin önü isim sorunu nedeniyle kesilmişti.
Ancak bu analiz, Yunanistan’ın diplomasi alanındaki başarısını not düşmek için yazılmaktadır. Yunanistan, Makedonya ile olan isim sorununda, Makedonya’yı seçeneksiz bırakmak ve Yunan çözüm modeline razı edebilmek adına her türlü girişimi yaptı. İsim probleminin 27 yıllık bir geçmişi var. Makedonya’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle başladı ve Makedonya’nın dış politikasını Yunanistan’a bağımlı kılmaya yetti. Yunanistan’ın Makedonya Cumhuriyeti’nin anayasal isminin kullanımına karşı çıkışı üzerine Makedonya, Yunanistan’ın tercihi olan “Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya” (FYROM) ismiyle geçici olarak BM’ye üye olabilmişti. Geçen yıllar, çözüm getirmedi ve isim sorunu, Makedonya’nın AB ve NATO üyeliğinin önündeki başlıca engel oldu. Yunanistan, “Makedonya” isminin tarihsel ve kültürel mirası olduğunu söyleyerek milli değerini isim olarak kullanacak bir Makedonya devletini tanımama tutumunu uzun yıllar boyunca sürdürdü. Öyle ki basketbol müsabakasında giyilen formalarda dahi olsa “Makedonya” kullanımına izin vermedi. Yunanistan, toprakları içinde bir bölgenin adının da Makedonya olmasını gerekçe göstererek Makedonya Cumhuriyeti ismini kendi topraklarına dönük bir tehdit olarak algılıyor. Yunanistan’ın tavizsiz politikaları çözümün ancak Makedonya’nın geri adımıyla gerçekleşebileceğini gösteriyor.
Peki, Yunanistan nasıl oluyor da her daim masada kazanabiliyor? Bu sorunun cevabı herhalde: Yunanistan, uzun vadeli politikaları, dünya çapında iyi çalışan lobileri, yetiştirdiği hukukçuları, iç kamuoyunda sağlanan birlik ve de tavizsiz duruşu sayesinde hedeflerine ulaşabiliyor, olmalı.
Yunanistan politik açılımlarını diğer devletlerin onayını alma hedefiyle değil ülke çıkarları adına belirlenmiş politikaları sonuca ulaştırma hedefiyle gerçekleştiriyor. Makedonya ile yaşadığı sorunda Rum lobisinin gücü ne ABD’nin Kasım 2004’te Makedonya’yı anayasal ismiyle tanıyan 101. ülke olmasını engelleyebildi ne de AB üyesi ülkelerin Makedonya konusunda Yunanistan’la aynı hassasiyetleri paylaşmasını sağlayabildi. Buna rağmen Yunanistan’ın politik duruşunda bir değişiklik olmadı ve elindeki tüm kozlarla Makedonya üzerinde baskı uygulamaya devam etti.
Yunanistan’ın Makedonya’ya uyguladığı ambargo, yayılmacı niyetlerin açığa vurulması olarak nitelendirdiği Makedon Anayasasındaki maddelerin değiştirilmesi, Yunanistan’a ait olduğu iddia edilen simgelerin resmi düzeyde kullanılmasından vazgeçilmesi ve Makedon bayrağının değiştirilmesinden sonra kaldırılmıştı. Üstelik Yunanistan’ın tavizsiz politikaları da Yunanistan-Makedonya ilişkilerinde dışarıdan gelen baskıları Makedonya üzerinde yoğunlaştırıyor. Sonunda isim sorunu da Yunanistan’ın beklemesine değer şekilde Makedonya’nın ismini değiştirmeye razı olması yoluyla çözülecek. Üstelik Yunanistan şimdi isim görüşmelerinde toprakları üzerinde hak talep edilmeyeceğinin garantisi olarak yeni ismin Makedonya anayasasında da değiştirilmesini istiyor. VMRO-DPMNE, onur zedeleyici isim teklifini de anayasa değişikliğini de kabul etmeyeceklerini belirtti.[3] Ancak yıllar önce Yunanistan’ın o dönemki Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni’nin söylediği gibi “Yunanistan’ın bir acelesi yok, Avrupa-Atlantik entegrasyonu için acele eden Makedonya”. Yunanistan özellikle dış politikasını –ve herhalde bir nevi dış politika unsuru gibi gördüğü için azınlıklarla ilgili politikalarını- hükümetlerin tavrına göre değiştirmediğine göre Makedonya, öyle ya da böyle sonunda bu anayasal değişikliği de yapacaktır. Yunanistan istediğini alırken bir de nihayet çözüme yanaştığı için borçlarının bir kısmının silinmesi ile de ödüllendirecek gibi görünüyor. Mesele Antik dönemde Makedon Kralı olan Büyük İskender’in mirasının paylaşılamamasından daha büyük bir arka plana sahip ve "Makedonya Sorunu" tabiri de yüzyıldan fazla ömre sahip bir konu...
[1] Ülkenin reform sürecinde iyi bir yolda olduğunu kaydeden Juncker, Yunanistan’la isim sorunun çözülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Juncker, isim sorunu görüşmelerinde gelişme kaydedildiğini gördüğünü, iyi niyet göstergesi olarak havalimanının isim değişikliğinin olumlu bir gelişme olarak nitelendirildiğini sözlerine ekledi. Makedonya'ya giden Juncker, 'isim krizi' konusunda yorum yapmaktan kaçındı, Sputnik Türkiye, 26 Şubat 2018; AB Komisyonu Başkanı Juncker, Makedonya'da, TGRT Haber, 26 Şubat 2018
[2] Hahn: “Makedonya ve Arnavutluk Müzakerelere Başlamaya Hazır”, Yeni Balkan, 22 Şubat 2018
[3] Anayasa değişikliği için üçte iki çoğunluk gerekir. Mevcut meclis aritmetiğinde VMRO-DPMNE desteklemezse anayasal değişikliğin yapılması mümkün görünmüyor.