Ersin Dedekoca Ersin Dedekoca @dedekocae

AB’nin Yeni Sorunu: Koalisyon Kuramayan Almanya

21 Kasım 2017
 ABnin Yeni Sorunu: Koalisyon Kuramayan Almanya

24 Eylül günü yapılan 19. Bundestag (Almanya Federal Meclisi) seçimleri sonrası Almanya'da genel seçimin ardından,  393 sandalyeyi temsil eden Hıristiyan Demokratlar Birliği (CDU/CSU), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında başlayan “Jamaika koalisyonu” ön görüşmeleri, FDP lideri Christian Lindner’in geçtiğimiz Pazar gecesi masadan kalkmasıyla, başarısızlıkla sonuçlandı. Görüşmelerden sonuç alınamamasının ardından Başbakan Angela Merkel, erken seçim işareti verdi.(1) Başbakan Angela Merkel, koalisyon kurma görüşmelerindeki başarısızlığını, 12 yıllık görev süresinde karşılaştığı “en kötü kriz” olarak niteledi.

Almanya'daki koalisyon krizinde peş peşe yaşanan olumsuz gelişmeler sonrasında Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, partilere sorumluluk almaları çağrısında bulunurken, (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz de, erken seçimden çekinmediklerini söyledi. Son açıklama ise Başbakan Angela Merkel'den geldi. Merkel de erken seçimi, bir azınlık hükümetine tercih edebileceğini belirtti.(2)

STEİNMEİER: SORUMLULUKTAN KAÇMAYIN

Cumhurbaşkanı Steinmeier, cumhurbaşkanlığı konutu Bellevue Sarayı'nda yaptığı açıklamada, Almanya'da yaklaşık 70 yıldan bu yana ilk kez bir koalisyon hükümetinin kurulmasının başarısız kaldığını belirterek, siyasi partilerin insanların refahından sorumlu olduklarını dikkate alarak,  sorumlu şekilde hareket etmeleri gerektiğini söyledi.

Hükümetin kurulmasının politikacıların seçmene karşı en büyük sorumluluğu olduğuna işaret eden Steinmeier, “kim seçimlere siyasi sorumluluk için giriyorsa ve o sorumluluğu elinde bulunduruyorsa bundan kaçmamalı” ifadesini kullandı. Önümüzdeki günlerde bu konuda görüşmeler yapacağını ifade eden Steinmeier, Almanya gibi, ekonomik açıdan güçlü bir ülkede sorumlulukların yerine getirilmemesinin, komşu ülkeleri de endişeye sevk edeceğini de vurguladı.

SCHULZ: ERKEN SEÇİMDEN ÇEKİNMİYORUZ

Son seçimlerde aldığı yüzde 20,5 oy oranıyla, İkinci Dünya Savaşı sonrası alınan en düşük oy oranı elde eden ve dağılan son koalisyonun ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) lideri Martin Schulz de, Merkel liderliğindeki CDU/CSU birliğinin, FDP ve Yeşiller arasındaki koalisyon kurma çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, parti yönetimiyle bu yeni durumu değerlendirdi. 24 Eylül seçimlerinde sandalye kaybeden SPD Genel Başkanı Martin Schulz, erken seçimden çekinmediklerini söyledi.

"Büyük koalisyon" olarak adlandırılan CDU/CSU-SPD hükümetine yeniden girmeyeceklerini ve erken seçimden yana olduklarını yineleyen Schulz, "vatandaşlarımızın durumu yeniden değerlendirmelerini önemli buluyoruz, erken seçimden çekinmiyoruz." ifadesini kullandı. Gelinen bu aşamada, anayasaya göre Federal Meclis ve Cumhurbaşkanı’nın harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Schulz, erken seçimin yapılmasını doğru bulduklarını kaydetti.

Schulz’un aktardığı bir diğer bilgi de, Merkel’in bugüne kadar kendisi ile temasa geçmemesiydi.

MERKEL: AZINLIK HÜKÜMETİ OLMAZ

Başbakan Merkel, Alman medyasına yaptığı değerlendirmede, hükümet kurma görevini bırakması için bir neden olmadığını belirtti ve azınlık hükümetinin olasılığının üstünü çizdi. Söz konusu seçenek karşısında, “erken seçimin” daha iyi bir yol olduğunu söyleyen Merkel, erken seçime gidilmesi halinde, yeniden partisinin “liste başı adayı” olacağını belirtti. Merkel’in söylediği bir diğer konu da, önceki büyük koalisyon ortağı SPD ile yeniden ülkeyi yönetmeye sıcak baktıkları ifadesi oldu.(3)

AŞIRI SAĞ AfD’NİN YAKLAŞIMI

Almanya için Alternatif (AfD) Partisi Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Alexander Gauland da Berlin’de yaptığı açıklamada, hükümetin kurulmamasını iyi bulduklarını ifade etti. Merkel’in başarısız olduğunu söyleyen Gauland, Merkel’in bir sonraki başbakan olmaması gerektiğini savundu.

KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDEKİ BAŞAT İHTİLAFLAR

Koalisyon görüşmelerinde görüş farklılığı ve anlaşmazlık yaratan konuların en başında, Avrupa ülkelerinin çoğunda yaşanan “göçmen” ve “sığınmacı” sorunları gelmektedir. Son seçimlerde “muhafazakâr” kanadın yıpranmasının sorumlusu olarak, 2015’de Almanya’ya kabul edilen yaklaşık bir milyon mülteciye kapıyı açan Merkel’in “açık kapı” politikası görülmektedir. Bunun somut sonucu da, aşırı sağcı ve mülteci karşıtı AfD’nin son seçimlerde oy oranını yüzde 12’ye (Bundestag’daki sandalye sayısı 94) yükseltmesi ve üçüncü büyük parti konumunu kazanması olmuştur.

Koalisyon görüşmelerinde Yeşillerin ilgi ağırlığı “çevrecilik politikası”; SPD’nin ise, “sığınmacı yasasının” güncelleştirilmesi, demodeleşmiş “vergi yasalarında yeni düzenlemeler” ve eski Doğu Alman Eyaletleri için düşünülen “Soli Vergisi” olduğu söylenebilir.   

OLASI SEÇENEKLER

Seçimler sonrasında SPD’nin yeni bir koalisyona katılmayacağını açıklaması ve sandalye dağılımına göre en güçlü beklenti Jamaika koalisyonunun kurulmasıydı. Anılan koalisyon girişiminin başarısızlığı üzerine olası seçenekleri aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz:

* Mevcut duruma ülkede yaşayanlardan gelen tepkiler üzerine, mevcut koalisyon görüşme ortaklarının (CDU/CSU, FDP ve Yeşiller), bir tur daha koalisyon görüşmelerini sürdürmeleri.

* Hıristiyan Demokratlar Birliği ile SPD’nin yeniden koalisyon kurmaları. Bilindiği gibi, seçim öcesinda Almanya’yı CDU/CSU ile SPD’nin büyük koalisyonu yönetmekteydi. Seçimlerde kan kaybederek ikinci parti olarak çıkan SPD, yeni hükümette yer almayacağını açıklamıştı.

Bu bağlamda, DPD saflarından Cumhurbaşkanlığına seçilen ve erken seçim karşıtı bir yaklaşım sergileyen Frank-Walter Steinmeier’in SPD üzerinde, koalisyonda yer alması yönünde telkinde bulunması da bir olasılık olarak durmaktadır.

* Azınlık hükümeti kurulması seçeneği, Merkel’in, yukarıda da belirtildiği gibi karşı olması ve güçlü bir Almanya için geniş tabanlı bir hükümeti yeğlemesi karşısında çok zayıf durmaktadır.

* Erken seçime gidilmesi. Bu süreç, Merkel’in güvenoyu alamaması ve bunun üzerine Cumhurbaşkanının 21 günde seçim kararı alması ile çalışmaya başlayabilir. Ancak son kamuoyu araştırmaları, son seçimlerden bu yana seçmenin siyasi tercihlerinde bir değişme yaşanmadığını ve yeni bir seçimin farklı bir meclis aritmetiği getirmeyeceğini göstermektedir.

AB, BREXIT BAĞLAMINDAKİ ETKİLERİ

Güçlü bir uzlaşmacı olarak bilinen Merkel’in karşılaştığı bu sıkıntılı durum, bugüne kadar çeşitli ekonomik ve siyasi sorunlar yaşayan ve en son İngiltere’nin ayrılık süreci (Brexit) ile yüz yüze olan AB yönünden “en son problem” olarak değerlendirilmektedir. En azından Merkel yönetimindeki Almanya’nın “öngörülebilir” ve “istikrarlı” niteliklerinin sarsıldığı algısı mevcuttur.(4)

Diğer yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Brexit sonrası oluşan yeni denge ve güçlere göre AB’yi şekillendirmek için, Merkel’in yeni hükümetini kurmasını beklemektedir.(5) Bu bağlamda kısaca, daha “zayıf” bir Avrupa ve sorgulanır bir siyasi “belirsizlik” içindeki Almanya ile eşzamanlı olarak karşı karşıya olduğumuz söylenebilir.

SONUÇ YERİNE

24 Eylül seçimlerinden sonra, Başbakan Merkel liderliğinde CDU/CSU, FDP ve Yeşiller arasında yapılan 1,5 aylık  koalisyon görüşmeleri, FDP’nin 19 Kasım gecesi masadan kalkması ile sonuçlanmıştır. Koalisyon görüşmelerindeki taraflar arasında, seçim öncesi söylemlerinde de görüleceği gibi, önemli ve derin farklılıklar bulunmaktaydı. Ancak uzlaşma ve ikna konusunda gücü bilinen Merkel yönünden bu sonucun oldukça yıpratıcı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Eşzamanlı olarak öncesine göre daha zayıf Avrupa ile, daha belirsiz bir siyasi ortam içinde olan Almanya’ın durumları, AB ve dünya siyaseti, ekonomisi ve dengesi yönlerinden de önemli bir konumdadır. AB’nin çeşitli sorunları ve yeni yol haritasının çizilmesi, Fransa’nın yanında, hatta ondan daha ön sırada Avrupa’nın en güçlü ekonomisi olan Almanya’nın hükümet kurmasını beklemektedir.

Sorunun aşılmasının, “azınlık hükümeti” veya “erken seçim” alternatiflerinden öte, koalisyon görüşmelerindeki ilk turu başarısızlıkla sonuçlandıran görüşmeci partilerin, yapılacak yeni  bir görüşme turunda uzlaşmalarıyla veya SPD’nin ortak olmaya ikna edilip, yeni bir CDU/CSU-SPD koalisyonu kurulmasıyla sağlanacağı görüşündeyiz.

(1): Seçim sonuçları hakkında daha geniş bilgi için: Ersin Dedekoca, “Sağa Yaslanan Almanya ve Şimdi Avusturya”, Söyledik.com.,20.10.2017, http://soyledik.com/tr/makale/6533/saga-yaslanan-almanya-ve-simdi-avusturya--ersin-dedekoca.html

(2): “Collapse of German coalition talks deals Merkel a blow; new election likely”, The Washington Post, 20.11.2017, https://www.washingtonpost.com/world/europe/collapse-of-german-coalition-talks-deals-merkel-blow-raises-prospect-of-new-elections/2017/11/20/7432976a-cdbe-11e7-a1a3-0d1e45a6de3d_story.html?utm_term=.7a5640f4226f                                                                                             

(3): “Merkel says she is prepared to call fresh elections”, Euronews, 20.11.2017, http://www.euronews.com/2017/11/20/merkel-says-she-is-prepared-to-call-fresh-elections

(4): Judy Dempsey, “Germany Is Europe’s Newest Problem”, Stratgic Europe, 20.11.2017, http://carnegieeurope.eu/strategiceurope/74776   

(5): Judy Dempsey, “Waiting for Berlin”, Strategic Europe, 7.11.2017, http://carnegieeurope.eu/strategiceurope/74647?lang=en; Peter Foster, “Analysis: How Angela Merkel's coalition crisis could disrupt Brexit bill talks” The Telegraph, 20.11.2017, http://www.telegraph.co.uk/news/2017/11/20/analysis-angela-merkels-coalition-crisis-could-disrupt-brexit/

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar