Doç. Dr.  Dilek Yiğit Doç. Dr. Dilek Yiğit

BREXIT ve Avrupa Güvenlik Mimarisi

28 Şubat 2017
BREXIT ve Avrupa Güvenlik Mimarisi

Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çekilmesinin Avrupa güvenlik mimarisi üzerine etkisi ne olacak? Günümüzde hem NATO hem de Avrupa Birliği çevrelerinde tartışılması gereken en önemli meselelerden biri bu.

Konu ayrıntılı bir tartışmayı gerektirse de, kısaca Brexit’in Avrupa güvenlik mimarisi üzerine etkilerini iki bakış açısı üzerinden ele alabiliriz.

Birinci bakış açısı Avrupa Birliği açısından kötümser nitelikli. NATO savunma harcamalarının %80’i ülkemizin de içinde yer aldığı beş devlet tarafından karşılanıyor: Türkiye, ABD, Kanada, Norveç ve Birleşik Krallık. Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nden çekildiği takdirde NATO savunma harcamalarının büyük kısmını karşılayan ülkeler arasında tek bir Avrupa Birliği üyesi yer almıyor olacak. Bu durum Avrupa Birliği’nin kolektif güvenliğin maliyetinden kaçınıyor olduğu savını güçlendirecek ve doğal olarak Trump’ın maliyetini gerekçe göstererek yaptığı NATO karşıtı söylemlere daha fazla haklılık verecek.  Diğer taraftan Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği savunma harcamalarının ve konuşlandırılabilir Avrupa birliklerinin yaklaşık dörtte birini karşıladığı göz önüne alınırsa Brexit’in Avrupa Birliği’nin güvenlik mimarisi için ne denli büyük bir kayıp olduğu açık.

Sonuçta Brexit ile sadece Avrupa Birliği’nin güvenlik mimarisi ve NATO içindeki ağırlığı zarar görmeyecek; ayrıca NATO’nun mevcudiyetine ve geleceğine dair tartışmalar ABD’de Trump yönetimi öncülüğünde yoğunlaşacak.

İkinci bakış açısı ise Avrupa Birliği açısından iyimser nitelikli. Birleşik Krallık’ın Avrupa entegrasyon yanlısı bir devlet olmadığı düşünülürse, Brexit sayesinde Avrupa entegrasyonu üzerindeki bir yükten kurtulacak; bir başka deyişle ortak savunma politikası da dahil daha ileri entegrasyon için atılacak her adımın önündeki Londra engeli olmayacak.  Üstelik yukarıda da belirttiğim üzere Birleşik Krallık’ın Avrupa savunma harcamalarına ve konuşlandırılabilir Avrupa birliklerine katkısının ortadan kalması Avrupa Birliği için ortak ordu oluşturma amacını bir tercih olmak çıkarıp bir zorunluluk haline getirebilir. Son günlerde ortak Avrupa ordusu konusunda artan söylemler bir tesadüf olmasa gerek.

Ancak bu noktada şu soruyu sormalıyız: Brexit demek Birleşik Krallık’ın Avrupa güvenlik mimarisinden tamamen çekilmesi mi demek? Brexit müzakereleri henüz başlamadığı ve elimizde şimdilik yeterli veri olmadığı için Avrupa Birliği’nden çıkacak Birleşik Krallık’ın güvenlik ve savunma konularında Avrupa Birliği ile ilişkilerini ne şekilde dizayn etmeyi planladığını bilemiyoruz. Yani Brexit sonrasında Birleşik Krallık’ın Avrupa güvenlik mimarisi içinde mevcut durumunu koruma ihtimali var.

Bu ihtimal düşündüğümüzden daha yüksek olabilir; zira Londra çevrelerinde Brexit meselesi Birleşik Krallık’ın hem ABD hem de Avrupa Birliği ilişkileri açılarından ele alınıyor. Meselenin ABD açısını öne çıkaranlar Brexit sonrası Londra’nın daha fazla ABD yönelimli olacağına, bunun ABD’ye bağımlılığa yol açabileceğine ve üstelik Trump dönemi ABD’sinin pek de “güvenilir ve öngörülebilir” olmadığına işaret ediyorlar. Birleşik Krallık eski başbakanlarından John Major bu riske dikkat çekenlerden. Üstelik John Major ABD’nin Avrupa Birliği içinde bir müttefike ihtiyaç duyduğunu, Brexit sonrası bu müttefikin Birleşik Krallık olamayacağını ifade ederek, Brexit ile Londra-Washington ilişkilerinin de dönüşüme uğrayacağını belirtiyor.

Konuya Londra’nın Brüksel ile ilişkileri açısından bakanlar ise, Birleşik Krallık’ın Avrupa güvenlik mimarisindeki ağırlığını Brexit müzakere masasında Avrupa Birliği’ne karşı “tehdit” unsuru haline getirmemesini, zira güvenlik ve savunma alanlarında işbirliğinin karşılıklı olarak fayda sağladığını belirtiyorlar. Bunun anlamı Londra’nın Avrupa güvenlik mimarisini terk etmemesinin tavsiye edilmesi. Bu görüşe Brüksel’den katılanlar da var; ancak bu katılma Londra’ya yönelik bir “tehdit” izlenimi veriyor. Europol Başkanı Rob Wainwright’ın ifadesiyle Avrupa Birliği’nden ayrılan Birleşik Krallık kendisini terörizm ve diğer güvenlik tehditlerine karşı korumakta zorlanacak.

Dolayısıyla Brexit müzakareleri ile şekillenecek olan Birleşik Krallık’ın Avrupa güvenlik mimarisindeki yeri ve oynayacağı rol sadece Birleşik Krallık’ın ve Avrupa Birliği’nin meselesi olarak kalmayacak; bu mesele kolektif güvenliğin temininden sorumlu NATO’nun da istikrarını ve geleceğini etkileyecek. Bu nedenle güvenlik ve savunma konuları Brexit müzakere masasına yatırıldığında, hem Londra’nın hem de Brüksel’in taşıdığı büyük sorumluluğun farkında olması oldukça önemli.

Yorumlar