Sabahattin İsmail Sabahattin İsmail

Akıncı'nın Saptırdığı Gerçekler

20 Ocak 2017
Akıncının Saptırdığı Gerçekler

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yaptığı açıklamalarda saptırdığı gerçekleri ve söylediği yalanları teker teker gözler önüne sermek gerekirse:

Akıncı’nın 1. Yalanı: "Denktaş 29+ yi imzaladı ve harita verdi"

GERÇEK:

Denktaş hiçbir zaman toprak oranı içeren bir belge imzalamadı, harita da vermedi. Tarihimizde toprak tavizi öngören harita veren ilk ve tek kişi Akıncı’dır. 29+ ilk kez 31 yıl önce 1986 yılında Cuellar Planı gündeme geldiğinde telaffuz edilmiştir. Cuellar, ABD ve İngiltere, Denktaş'a "Toprakta 29 a inerse Kiprianu'nun planı kabul edeceğini söyledi. Denktaş Kiprianu'nun onlara yalan söylediğini planı kabul etmeyeceğini söyleyerek bunu reddetti. Onların Türkiye'yi de ikna etmeleri üzerine Denktaş üzerinde baskılar doruğa çıktı. Denktaş bunun üzerine sözlü olarak 29+ dedi. Bu Akıncı’nın iddia ettiği gibi 29.2 değil.29'un üzerinde herhangi bir orandır. 30 da 32 de olabilir. Ne olacağı ise 77-79 Doruk Anlaşmaları’nda üzerinde anlaşılan verimlilik, yeterlilik, güvenlik kriterleri temelinde yapılacak çalışmalar sonucu belirlenecekti. Denktaş telaffuz ettiği oranın 24 saatlik olduğunu, Kiprianu planı reddetse ortadan kalkacağını ve daha sonra hiçbir şekilde bizi bağlamayacağını ortaya koydu. Nitekim Kiprianu planı reddetti ve bu oran da ortadan kalktı. Bu gerçek yanında Denktaş 29+ oranını telaffuz ederken nüfusumuz bugünkü gibi 300 bin değil 150 bin civarındaydı. Mülkiyet konusunun bugün Akıncı’nın kabul ettiği gibi bireysel bazda değil global takas ve tazminatla sıfırlanması söz konusuydu. Ve bugün Akıncı’nın kabul ettiğinin aksine içimize bir tek Rum gelmeyecekti.

 

Akıncı’nın 2. Yalanı: Meclis tüm partilerin oy birliğiyle aldığı bir kararla bu oranı onaylamıştı.

GERÇEK:

Meclis hiçbir zaman partilerin oy birliğiyle böyle bir karar almamıştır. Akıncı iddiasını kanıtlamak için bu kararın metnini ve tarihini halka açıklamak zorundadır. Açıklamazsa yalancı sıfatını hak edecektir.
Bu konuda gerçek şudur:  Denktaş, Akıncı gibi Meclisi ve hükümeti dışlayarak kendi aklına göre toprak tavizi verecek bir insan olmadığı için kendisine yapılan baskıları ve kendisinden istenenleri hükümet ve Meclisin bilgisine getirmiş, durumu onlara anlatmış ve Kiprianu'nun çözüm karşıtı tavrını teşhir etmek için 24 saatliğine 29+ yi sözlü olarak iletme düşüncesinde olduğunu ifade etmiştir. Partiler ve hükümet de bir karar almadan bu taktik konusunda onunla mutabık kalmıştır. O nedenle Akıncı’nın iddia ettiği gibi oy birliğiyle alınmış bir meclis kararı yoktur. Var diyorsa o kararı ve tarihini derhâl açıklamalıdır.

 

Akıncı’nın 3. Yalanı: 1963'de gasp edilen haklarımızı geri aldım.1960'dan daha iyi haklar elde ettim. Örneğin 1960'da Cumhurbaşkanı muavinliği vardı ben dönüşümlü başkanlık elde ederek siyasi eşitliği elde ettim.

GERÇEK:
1960'da Cumhurbaşkanı muavinliği bizde idi ama VETO hakkımız vardı. Makarios, Dr Küçük'ün onaylamadığı hiçbir temel konuda adım atamaz, karar alamazdı. Cumhurbaşkanı muavinini biz kendi irademizle seçmekteydik. Siyasi eşitlik budur. Oysa Akıncı’nın elde ettiğini söylediği dönüşümlü başkanlıkta veto hakkımız yoktur. Süreler de eşit değildir. 20 ay Türk, 40 ay Rum başkan olacaktır. Bu 40 ayda Rum başkanı durduracak veto hakkının olmaması siyasi eşitlik olmaması demektir.Rum başkan 40 ayda istediği her adımı atacaktır. İlaveten seçilecek Türk başkanın kim olacağını kabul ettiği çapraz oy tavizi nedeniyle ağırlıklı Rum oyları belirleyecektir. Yani Rumlara yakın biri seçilecektir. Dolayısı ile bu durum 1960’dan ileri değil büyük bir geri adımdır. Siyasi eşitliğimizi sıfırlamaktır.

 

Akıncı’nın 4. Yalanı: 1960'da bakanlar kurulunda 7 Rum 3 Türk bakan vardı oysa ben bunu 7 Rum bakan 4 Türk bakan yaptım.

GERÇEK:
Akıncı bu iddiasında da gerçeği gizliyor.1960'da 3 Türk bakan vardı ama ayrı oy çoğunluğu hakkımız vardı. Buna göre Rum bakanlar çoğunluklarına dayanarak karar alamazdı. 3 Türk Bakandan 2 tanesi kendi içimizde karara karşı çıkarsa o karar geçmiyordu. Bu siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılımdı. Oysaki Akıncı Türk bakan sayısını 4 e çıkarırken ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan vazgeçti. Sadece 1 Türk Bakanın Rum çoğunlukla oy kullanması karar alınması için yeterli olacaktır. Bu siyasi eşitliğin yok edilmesi ve Rumların ülkeyi istedikleri gibi yönetmesi, yani federal değil UNİTER devlet demektir. Bizim etkisiz bir azınlık olmamız demektir.

 

Akıncı’nın 5. Yalanı: 1960'a göre meclisteki durumumuzu iyileştirdim

GERÇEK:
Bu iddia da büyük bir yalandır.1960'da mecliste 70-30 oranı vardı. Buna göre 35 Rum 15 Türk milletvekili vardı. Karar almada ayrı oy çoğunluğu hakkımız vardı. Yani kendi içimizde 8 Türk bakan oy vermeden meclisin Rum çoğunlukla karar alması olası değildi. Bu siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım demekti. Oysa Akıncı mecliste 75-25 oranını kabul ederek Rumların temsiliyetini artırmış, Türklerinkini azaltmıştır. Buna göre 36 Rum, 12 Türk milletvekili olacaktır ve kararlar salt çoğunlukla alınacaktır. Yani Rum çoğunluk istediği kararları alacak 12 Türk milletvekili de seyredecektir. İlaveten bu 12 milletvekilinin seçiminde de seçme seçilme hakkı ile içimize yerleşecek 50-60 bin Rum'un oyları belirleyici olacaktır. Akıncı Rumların bizim seçimlerimizde oy kullanmasını ve seçilecek olanları belirlemesi için Çapraz Oyu da kabul etmiştir. Bu siyasi eşitlik ve federasyon değil Rumların istediği UNİTER devlettir.

Ne ilginçtir ki bütün bunlar,yani ayrı oy çoğunluğu hakkımızın kaldırılması ve birleşik seçim sistemi 1963' de Makarios tarafından sunulan ve cumhuriyeti üniter bir devlete dönüştürmeyi bizi de etkisiz bir azınlık yapmayı amaçlayan 13 değişiklik maddesi içinde yer almaktadır. Bir başka deyişle Akıncı 1963 de reddettiğimiz ve silahlı saldırılara rağmen kabul etmediğimiz her şeyi 54 yıl sonra masa başında kabul ederek 54 yıllık direnişimizi sıfırla çarpmıştır. Siyasi eşitliğimizin ve karar alma süreçlerine etkin katılımımızın olmaması, Rumların seçilecek Türkler konusunda çapraz oyla belirleyici olması, bizi UNİTER bir Rum devletinde etkisiz bir azınlık durumuna düşürecektir.

Akıncıya sorarım:
Bunlar mı hakları ileri götürmek?
Bunlar mı gasp edilen haklarımızı almak?
Bunlar mı siyasi eşitlik?
Siz kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz?
Siz kendi aklınıza göre verdiğiniz tavizlerle halkımızı 1960'dan da geriye götürdünüz.

Yorumlar