Em. Büyükelçi Tugay Uluçevik Em. Büyükelçi Tugay Uluçevik

AB Konseyi Bildirisi

12 Aralık 2020
AB Konseyi Bildirisi

▪AB Konseyi’nin son bildirisi hakkında basınımızda “Türkiye’ye yaptırım çıkmadı” veya benzeri başlıkların yer almasından kamuoyumuz AB’nin Türkiye’ye karşı hayırhah davrandığı algısına kapılmamalıdır. AB açıkça Türkiye’yi tehdit etmektedir. Tehdit hasmane bir davranıştır.
▪AB’nin baş aktörleri, Türkiye’nin AB üyeliğine dair kendi gerçek niyetlerini gizlemek için bize karşı hem maske ve hem maşa olarak kullandıkları Yunanistan ve GKRY tarafından rehine alınmış durumdadırlar. Son Konsey Bildirisi  bunun yeni delilidir.
▪AB'nin son Konsey Bildirisi, Türkiye'yi AB kamuoyuna hasım göstermektedir. Avrupa'daki Türk unsurunun bundan rahatsız, huzursuz ve rencide olacağının acaba AB farkında mıdır? AB'de akıl tutulması mı vardır? Türk Milleti'nin iradesi ve gücü hakkında tarihten ders alınmamış mıdır?
▪ AB Konseyi, son Bildirisi'nde teklif ettiği Kıbrıs çözüm şeklini 2004'de KKTC halkı kabul ederken Rumların reddettiğini hatırlamıyor mu? Defteri kapanmış o çözüm şeklinde aradan 16 yıl geçtikten sonra ısrar edilmesinde iyi niyet görmemiz mümkün müdür?
▪ AB'nin son Bildirisi'nde 57 yıldır Kıbrıs'ta çözüm sağlayamamış olan BMGS'nin iyi niyet görevi için AB'nin  temsilci tayin edeceği açıklanmış.  Yunanistan'dan ve GKRY'den yana taraf olan AB'nin rolünün Türk tarafınca kabul edilebileceği nasıl düşünülebilir? Hayret ki ne hayret!!!
▪ AB Konsey Bildirisi'nde Doğu Akdeniz için "çok taraflı konferans" teklifinin ilerletilmesine çalışılacağı belirtilmiş. Türkiye'nin önerdiği çok taraflı konferansın, içinde KKTC'nin de yer aldığı sırf Doğu Akdeniz Devletlerine münhasır olduğu Türkiye tarafından vurgulanmalıdır.
▪ AB Konsey'i  KKTC Maraş hakkında  BM Güvenlik Konseyi'nin bile konu hakkında bugüne kadar hiç kullanmadığı "kınama"(condemn) sözünü kullanarak "Türkiye'nin  Maraş'taki tek taraflı adımlarına kınama" ifade etmiş. AB'nin bu hafifliği, GKRY ve Yunanistan'ın ne denli esiri olduğunun kanıtı.
▪ Kıbrıslı Rumların ve Yunanistan'ın Türkiye saplantılarına alet olarak Türkiye'yi, Türk Milleti'ni karşılarına alacak kadar kendi öz çıkarlarını düşünemeyen AB üyelerine bundan uğrayabilecekleri kayıpları hatırlatmak bize düşmez. Kendi düşen ağlamaz!
▪ Türkiye'nin diplomasideki  baş önceliklerinden biri Doğu Akdeniz havzasındaki devletlerle ilişkilerini düzeltmek olmalıdır. Bugün Ürdün bile Doğu Akdeniz'de Rum-Yunan safında yer almaktadır. Ürdün BM'deki Kıbrıs oylamalarında aleyhimizde hiç oy kullanmamış bir dost devletti.
▪ AB Bildirisindeki “AB, Türkiye ve Doğu Akdeniz'deki durumla ilgili konularda ABD ile koordinasyon sağlamaya çalışacaktır” ibaresi Türkiye’ye karşı takınılan tehditkâr hasmane tavrın bir başka ifadesidir.
▪ AB’nin Türkiye’ye hasmane tutuma karşı tepkimiz, silâhımız, AB tam üyeliğinden vazgeçmek değil, ülkemizde hürriyetçi demokrasi, adalet ve yargı reformlarının hızla gerçekleştirilmesi, halkın refahın yükseltilmesi, önce bölgemizde dostane ilişkiler ağının kurulması olmalıdır.
▪AB devletleri ve ABD Türkiye'ye karşı kendi parlâmentolarının kararlarını üstün irade olarak gösteriyor ve "yönetim sizden yana ama parlâmento.." diyorsa, biz de TBMM'nin iradesiyle diplomasimize destek vermeliyiz. Atatürk Millî Mücadelemizde TBMM'nin iradesini egemen kılmıştı.

Yorumlar