Şanlı Bahadır Koç Şanlı Bahadır Koç

ABD'nin Gülen'in İadesi Hakkındaki İlgisizliği

05 Ağustos 2016
ABDnin Gülenin İadesi Hakkındaki İlgisizliği
ABD Yönetimi Gülen’in iadesi konusunda direk olarak yetkilileri ve sözcüleriyle ve medya üzerinden isimsiz kaynaklarıyla isteksiz bir görüntü vermektedir. ABD’ye verilen kanıtların kalitesini bilemiyoruz. Ama ABD’nin kendisinin, 1) Gülen Cemaati’nin doğasını, 2) Türkiye’de işlediği günahları, 3) Cemaat içinde Gülen’den habersiz ve izinsiz neredeyse hiçbir önemli adımın atılamayacağını, 4) darbenin bir Cemaat darbesi olduğunu ve belki diğerlerine göre daha az ama yine de oldukça yüksek ihtimalle, 5) Gülen’in darbenin emrini verdiğini bildiğini varsayıyoruz. Bu son bilgiye darbeden önce sahip değillerse de darbeden sonra ulaşmış olmalılar. Ayrıca Cemaat’in böyle büyük, riskli ve başarısızlık halinde (şimdi olduğu gibi) Türkiye ile ABD arasında büyük kriz doğurabilecek ve ABD’yi zor durumda bırakabilecek bir adımı ABD’ye haber vermeden atmaya cesaret edebilmesi oldukça düşük ihtimal olarak görülmelidir. Bu son dediğimiz olsa ABD yetkililerinden Cemaat’e yönelik tam da gizleyemedikleri bir hayal kırıklığı, azarlama ve hatta cezalandırma isteğinin işaretlerini görebilmeliydik. “Bizim Türkiye’yi anlama, takip etme ve etkileme yeteneğimizi çok abartıyorsunuz” şeklindeki savunma bizce pek ikna edici değildir. Peki ama, “siz içinizdeki, kalbinizdeki darbeyi görememişsiniz, biz taa uzaktan buradan nasıl bilelim” şeklindeki argüman o kadar da zayıf mı? İlk başta değil. Ama sonuçta öyle. Normalin çok ötesinde gizlilikle hareket eden Cemaatçilerin içine Türk devletinin de bir şekilde sızabilmesi gerekirdi ama bu ABD için geçerli olmayan şu ek nedenlerle gerçekleşmemiş olabilir: 1) ABD’nin teknik kapasitesi bizimkine oranla çok daha fazla. 2) Gülen ve binlerce takipçisinin orada kalmaya devam etmeleri ABD’nin “konukseverlik ve hoşgörüsüne” bağlı. Bu da ABD’nin Cemaat’in içinden muhbir devşirme şansını arttırır 3) Türkiye’deki Cemaatçiler kendilerini gizliyor, ABD’dekiler değil. 4) Cemaat Türkiye’deki düzeni değiştirmek istiyor, onu küçük görüyor o yüzden mensuplarının zaten yıkılacak bu düzenle işbirliği yapmaya karar vermeleri düşük ihtimal. Uzunca bir süre daha tek süpergüç olmaya devam edecek ABD’ye muhbirlik yapmaları ise daha muhtemeldir. 5) Bir Cemaatçi Türkiye ile işbirliği yapsa içerideki Cemaatçiler tarafından bunun tespit edilmeyeceğinden emin olamaz. Hatta denebilir ki, tespit edileceğinden neredeyse kesine yakın derecede emin olabilir. 6) Bir Cemaatçi Türkiye’deki Cemaat yapısıyla ilgili devlete muhbirlik yapsa bunun çok sayıda “arkadaşı” için olumsuz sonuçları olabileceğini düşünür, halbuki Cemaat’in içinden ABD’ye muhbirlik yapsa “bunun kimseye zararı olmaması” yüksek ihtimaldir.

Yorumlar