Batur Kılıç Batur Kılıç

Bağımsızlık Üzerine: Katalonya, Kürdistan, Kuzey Kore, Latin Amerika üzerine Andre Vltchek ile Röportaj

18 Ekim 2017
“ Bu röportaj İtalya’da yayınlanan Anti-Diplomatico isimli politik dergisinin baş editörü Allesandro Biancchi tarafından Andre Vltchek ile yapılmıştır. Andre Vltchek'in Kürdistan ve Katalonya bağımsızlık referandumu üzerine düşünceleri... „
Bağımsızlık Üzerine: Katalonya, Kürdistan, Kuzey Kore, Latin Amerika üzerine Andre Vltchek ile Röportaj

Noam Chomsky ile birlikte yazdığı Batı Terörizmi isimli kitabı yakın zamanda Türkçe’ye kazandırılan Andre Vltchek’le  Anti-Diplomatico isimli politik dergisinin baş editörü Allesandro Biancchi'nin yaptığı ropörtaj: 

AB: Halkların kendi kaderini tayin hakkı, sınırlara saygı ve bir ülkenin egemenliği… Bunlar uluslararası hukukta en karmaşık konular. Peki Katalonya meselesinde ne söylenebilir?

AV: Kişisel olarak, küçük ulusların kendi devletlerini kurması konusunda pek istekli değilim, özellikle Batı’dakiler bağımsızlıklarını kazandıktan sonra dünyayı yağmalayan NATO, Avrupa Birliği gibi ittifaklarla saf tutuyor olacaklar.

Açıktır ki, Yugoslavya’nın paramparça edilmesi, Batı’nın özellikle Almanya ve Avusturya’nın şeytani ve düşmanca planıydı.

Fakat Katalonya (veya Bask bölgesi) eğer bağımsız olursa, Avrupa’nın en zengin bölgelerinden biri olacaktır. Dünya’nın geri kalanında bunun olumlu veya olumsuz bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Enternasyonalist biri olarak, İspanya’dan ayrılırsa ne olup ne olmayacağını umursamıyorum, benim şu an umursadığım Afganistan’da, Venezuela’da ve Kuzey Kore’de nelerin olduğudur.

Fakat İspanya’nın Katalonya’da yaptıkları, bir uzlaşmayı her geçen gün zorlaştırıyor. Katalanlar ve Basklılar gerçekten bağımsız olmak istiyorlarsa; olmalılar. İspanya, bir halkların devleti değil. Sadece saldırgan bir Batılı kabadayıdır. Ama eğer Çin’in veya Bolivya’nın bazı bölgeleri ayrılmak isteselerdi, onlara karşı daha tamamen farklı bir duruşum olurdu.

AB: Farklı durum ve farklı gerçeklik…  Uluslar arası gündemlerinden bir diğeri de Irak Kürdistan’ın referandumu ki bu da bölgede patlamaya hazır yeni bir bomba durumunda.

AV: Evet, bu gerçekten çok ciddi bir meseledir.  Irak’taki Kürt özerk bölgesinde iki kere çalışmıştım, hatta Musul sınırında bile, fakat gördüklerim hiç hoşuma gitmemişti.

IKBY, açık bir şekilde Batı’ya, Türkiye’ye, hatta bir ölçüde İsrail’e bağımlı bir devlettir. Halkından topraklarını alan, onları kandıran ve bunu sadece daha fazla petrol elde etmek için yapan utanmaz bir kapitalist devlettir. Suriyeli mültecilere sanki onlar hayvanlarmış gibi davranıyorlar, onları Esad karşıtı açıklamalar yaptırmak için zorluyorlar. Üst rütbeli subayları ABD ve Büyük Britanya tarafından eğitilmiş ve onların fikirleri aşılanmış. Bu durum, Bağdat’ı sabah akşam provoke etmektedir.

   Eğer Irak Kürtlerinin ‘’bağımsızlığı’’na izin verilirse, bunun bölgedeki etkisi büyük ve kesinlikle olumsuz olacaktır. Bağdat buna kesinlikle izin vermemeli, bunun sonucu silahlı bir çatışma bile olsa.

AB: Bu günlerin en önemli sorusuna gelelim: Kuzey Kore’deki nükleer gerginlik ve Kore yarımadasındaki olası savaş ihtimalinin yükselmesi… Kim Jong’un stratejisine dair düşünceleriniz nelerdir ve sizce gerçek riskler nelerdir?

AV: Bölgede sadece tek bir gerçek “risk” ve tehlike var: Dünyanın batılı haydut rejimlerin her şeyin yanlarına kâr kalmasını kaçınılmaz bir gerçek olarak kabul etmesidir. Bu gün dünyanın karşılaştığı başka herhangi bir ciddi problem görmüyorum.

Kim Jong’un stratejisi nedir? Koreli milyonlarca kadını, erkeği, çocuğu katletmiş olan vahşi güçlere karşı halkını sonuna kadar korumak… Bu vahşi güç Batı ve onun müttefikleridir. Çok basit, sadece biri BBC’yi izlemeyi bıraktığında ve beynini kullandığında, her şey açıkça görünüyor.

AB: ABD Bilim Adamları Federasyonu’nun ilan ettiğine göre, 2017 yılında Kuzey Kore “10- 20 tane aralığında nükleer başlık üretebilecek fisil maddeye” sahip ancak bunların hiçbirinin fırlatılmak için hazır olmadığı düşünülüyor. ABD 6,800 nükleer başlığa sahip. Fransa ve Britanya sırasıyla 300 ve 215 nükleer başlığa sahip, NATO 7,325 nükleer başlığa sahip, bunların 2200’ü fırlatılmaya hazır. Rusya, Çin, Pakistan, Hindistan hepsi nükleer başlığa sahiptirler. Batı, nükleer bir takım tekeli, sonucunda kendileri tehdit altında hissedenlerde bu yola başvuruyor. Kuzey Kore, ana akım medyanın gösterdiği gibi, dünyaya nükleer tehdidin tek kaynağı mıdır?

AV: Tabi ki, Kuzey Kore hiçbir şekilde tehdit değildir. Birçok televizyon programında bu konu hakkında konuştum.  Orayı ziyaret ettim, insanlarıyla kaynaştım. Hiç kimse savaş istemiyor. Kuzey Kore halkı bağımsızlık için büyük bir bedel ödedi. Batı tarafından öldürüldü, bombalandı, tecavüze uğradı. Bunlar hiçbir zaman Batı tarafından tartışılmadı, fakat hepsi Kuzey Kore’de hafızlarda.

Kuzey Kore’nin günahı, teslim olmayı reddetmektir. Anlaşılmalıdır ki, eğer Kuzey Kore saldırıya uğrarsa, onlarda savaşacaktır.

AB: Rusya ve Çin (İran, Venezuela ve diğer birçok ülke ile) karşılıklı değiş tokuşta dolardan arındırma politikasını (dedolarizasyon) yoğunlaştırıyor.  Bu durum uluslararası finansı etkileyebilecek kademeli bir dolar zayıflamasını ve jeopolitik sonuçları öngörüyor mu?

AV:  Kesinlikle! Amerikan doları artık kullanılmamalıdır. Batı kurumları görmezden gelinmelidir. Tamamen yeni yapılar ikame edilmeli, hatta edilmektedir. Çin ve Rusya, tabii ki, bu işin öncüsüdürler. Bunların hepsi hayati derecede önemli ve yakın gelecekte dünyayı değiştirebilirler.

 

AB: Venezuela, Kurucu Meclisin toplanması ile muhalefetin darbe teşebbüslerini sonlandırdı. Brezilya’da Lula anketlerde önde, Arjantin’de eski başkan Cristina Fernandez güçlü bir halk desteğiyle senatoya geri döndü. Bunlardan da anlayabileceğimiz gibi yıllardır ana akım medyanın dile getirdiği gibi, ilerici dönemin sonu olmadığını mı anlamalıyız?

AV: Tabi ki, bu son değil. Latin Amerikalıların eşitlikçi, adil bir ülkede yaşam isteği çok güçlü ve bir gecede yok edilemez.

Arjantin ve Brezilya’da bazı gerilemeler oldu ve Venezuela çok fazla acı çekiyor, bilindiği üzere bu acıyı ülkenin ahlaksız elitleri destekliyor ve yurtdışı sponsoruna da sahipler. Fakat ülke hala dimdik ayakta!

Son kitabım ‘’Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’’ çıktı. Onun mirası bugün önceki zamanlardan daha önemlidir. Bu miras dünyayı kurtarabilir ve Batı nihilizmini, arsızlığını yok edebilir.


https://www.counterpunch.org/2017/10/13/on-indepen

Yorumlar